CHP milletvekillerinin Akbelen Ormanı’nda ağaç kesimine direnen köylüler ve çevrecilere desteği sürüyor. Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, Akbelen’de; “20 yıldır çevre ve ekoloji mücadelesi yapıyoruz. Özellikle Doğu Akdeniz’de, bugün Akbelen’de, bir gün Karadeniz’de bir gün Ege’de. Doğanın tahrip edilmesi asla son bulmuyor. Biz bunun kaynağının ne olduğuna baktığımızda esasında bu işin temel sebebi sermaye, bunların ticari kar hırsı ve bu mentalle doğaya talan etmek tahrip etmek. Başka hiçbir anlamı yok. Hep söyledik 30-40 yıl ekonomik ömrü olan bir şirketin ‘burada keyfini süreceğiz’ diye ekosistem yok oluyor. Buna sadece ağaç olarak bakmamak lazım” dedi.
“30-40 YIL EKONOMİK ÖMRÜ OLAN BİR ŞİRKETİN BURADA KEYFİNİ SÜRECEĞİZ DİYE EKOSİSTEM YOK OLUYOR”
Doğanın tahrip edilmesinin asla son bulmadığına dikkat çeken Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara ise şunları kaydetti:
“Ben İskenderun Çevre Koruma Derneği başkanlığı yaptım. 20 yıldır çevre ve ekoloji mücadelesi yapıyoruz. Özellikle Doğu Akdeniz’de, bugün Akbelen’de, bir gün Karadeniz’de bir gün Ege’de. Doğanın tahrip edilmesi asla son bulmuyor. Biz bunun kaynağının ne olduğuna baktığımızda esasında bu işin temel sebebi sermaye, bunların ticari kar hırsı ve bu mentalle doğaya talan etmek tahrip etmek. Başka hiçbir anlamı yok. Hep söyledik 30-40 yıl ekonomik ömrü olan bir şirketin ‘burada keyfini süreceğiz’ diye ekosistem yok oluyor. Buna sadece ağaç olarak bakmamak lazım. Anayasa’nın 169’uncu maddesi ormanlık alanların daraltılamayacağını, ormanlık alanları korumanın hem vatandaşların hem de devletin ödevi olduğunu ayrıca herkesin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı kanunlarla Anayasa’da hüküm altına alınmıştır.
Biz daha 3 yıl evvel covid sürecini yaşadık. Ondan evvel sars vardı ondan evvel mers vardı. Bunlar neden; ormansızlaşma, iklim krizi, kuraklık… Bugün ben Hatay’dan geliyorum kalbim orada. Orada da Dikmece’de zeytinliklerle ilgili kamulaştırma kararı var. Bugün buradayım ama hemen akşam gideceğim orada vatandaşlarımızla birlikte olmak zorundayım. İnsanların sağlıklarıyla ilgili sıkıntılar yaşamak istemiyorsak bu kıyımlar son bulmalı. Herkesin şöyle bir şey söylüyor, ‘biz burada ne kadar ağaç kestiysek yarın o kadar fidan dikeceğiz.’ Böyle bir mental yok. Bunu asla kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Binlerce yılda oluşmuş olan ağacın yerine fidan dikeceğiz gibi bir mantık yok. Hatay’da daha bir hafta evvel yangın vardı, Çanakkale’de vardı, Muğla’da vardı. Kuraklıkla baş edemezseniz havadaki nem oranı düştükçe rüzgarın etkisiyle bu yangınların yayılabilme kabiliyeti çok daha hızlı. Yangınları söndürme kabiliyetinizde yok.
“BİZ BU EKOSİSTEMİ ASLA BIRAKMAYACAĞIZ”
Burada Orman İşletme Müdürlükleri burada gösterdikleri marifeti bu kabiliyetleri bir türlü yangınlar var olduğunda aniden, hızlıca mücadele edebilmek için asla kullanmıyorlar. Bugün deprem bölgesinden gelen bir kardeşiniz olarak dayanışmaya, bu mücadelenin önemine dikkat çekmek için buradayım. 2017 yılından bu yana İskenderun Körfezi’nde halkı, insanları pis kokuya, canlı hayvan sevkiyatlarıyla bunalttılar. 3 bine yakın sahte belgeyle gelen canlı hayvanların giriş noktası İskenderun körfeziydi. O gemiyi, o ceset hayvanları kıyma makinesinden geçirerek denize attılar. Bu ülkede 3-5 tane adam para kazanacak diye biz sağlığımızdan olmayacağız. Biz bu ekosistemi asla bırakmayacağız ve onu korumak için okyanusta kürek çekmek dahi olsa bu mücadele asla bitmez.”