Antakya Sivil İnsiyatif Grubu adına kaleme alınan açıklamada, ilimiz ve bölgedeki son gelişmeler ele alınırken, ülkenin bir savaş evresine hızla sürüklenmekte olduğu belirtilerek, “Hiçbir sorunun tedavisi yada ilacı şiddet yada terör olamaz” vurgusu yapıldı.
Yönetimde; Mehmet Ayan, Şemsettin Günay ve Alaettin Taş gibi, farklı ideolojide ancak ülke ve kent çıkarına ortak düşünebilen, ortak akıl ve sorumluluk üstlenebilen kişilerin yer aldığı Antakya Sivil İnisiyatif Grubu açıklamasında, Türk halkının şiddet sarmalından çok acılar çektiği, bedeller ödendiği, hala ödenmeye devam edildiği vurgulandı ve şöyle denildi:
“Korku toplumu yaratılırsa, siyaset kaybeder. Siyasetin ve toplumun duyarlı insanları susarsa, demokrasi kaybeder. Bir adım kala, uzandığımız barışı çatışmalara feda etmemeliyiz.
Çözüm sürecinin varlığına rağmen, sürdürülen, orantılı olmayan kimi tedbirler, karşılıklı atılan adımlar, siyasi dengeler ve bölgedeki yangın düşündürücüdür.
Yıllardır üzerinde titrediğimiz HATAY’da birlikte yaşam projemiz heba olmasın. Yarın geç olabilir. Mahalleler, sokaklar tedirgin olmadan; bakkalımız, manavımız, marketimiz ayrışmadan el verelim; çabamızı arttıralım. Fısıltılara, kirli bilgilendirmelere, provokasyona zemin hazırlayan girişimlere ortak olmayalım.
Kaotik ortamda barış dilini kullanmak zordur; ancak zoru başarmalı ve kardeşliğimizi güçlendirmeliyiz.
Hepimiz biraz korkuyoruz!
Korkularımızı; aklımız ve sorumluluğumuzla birleştirip aşabilmeliyiz.
Bu vatan toprağı hepimizin ortak yaşam alanıdır. Kürt’üyle, Türk’üyle, Alevi’si Sünni’siyle bu topraklarda çok uzun yıllardır beraber yaşamakta olup ve gelecekte de beraber bir hayat süreceğiz. Yapılacak her kavga, oluşturulacak her şiddet bu gerçeği değiştirmeyecek ortak yaşamdan vazgeçirmeyecektir. Ancak korkumuz odur ki, bir kısım provakatör insanların bu toplumlar arasına gerek şiddet yoluyla, gerekse de nefret söylemleriyle onulmaz yaralar açması, uçurumlar oluşturmasıdır. Bunun ne bizim kuşak için ne de gelecek kuşaklarımız için bir yararı olmadığı gibi, toplumlarımızın da menfaatine olmadığı açıktır. Ancak bizlerden daha çok kendi yararlarını düşünen bir takım güçlerin ekmeğine yağ süreceği de her aklıselim insanın kabulüdür.
Devletin ve kamu güvenliğinden sorumlu her yetkilinin, bu çağrımızı insani duygularımızı göz önünde bulundurarak dikkate almalarını temenni ediyoruz.
Normalleşmenin sağlanması endişelerimizin giderilmesi için de, elimizden geleni yapmaya hazırız. Biz barıştan, biz ortak yaşamdan yanayız.”