9 Mart operasyonlarının ardından başlayan protesto eylemlerini takip ederken gözaltına alınan gazeteciler adliyeye sevk edildi. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, gazetecilerin gözaltına alınması ile ilgili Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde açıklama yaptı. “İnadına gazetecilik yapacağız. İnadına gerçekleri topluma ulaştırmaya devam edeceğiz” diyen Durmuş, “Son günlerde karışık bir dönemden geçiyoruz. Ne hukukun, ne demokrasinin zerresinin kalmadığı bir dönem yaşanıyor. Türkiye’de son dönemde, son günlerde seçilmişlere yönelik operasyonlarla başlayan protestolarda maalesef halkın haber alma hakkını korumaya çalışan, halka doğru haberi götürmeye çalışan gazetecilerde hedef alabiliyorlar. “ifadelerini kullandı.
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve tutuklanmasına karşı gerçekleştirilen eylemleri takip ettiği için gözaltına alınan gazeteciler adliyeye sevk edildi.
Eylemleri takip eden 11 gazeteci dün İstanbul ve İzmir’de gerçekleştirilen şafak oerasyonunda gözaltına alınmıştı. Baskınlarda NOW TV muhabiri Ali Onur Tosun, gazeteci Zeynep Kuray, foto muhabiri Bülent Kılıç, AFP foto muhabiri Yasin Akgül, İBB foto muhabiri Kurtuluş Arı, Sendika.org muhabiri Zişan Gür, BirGün yazarı Barış İnce, gazeteci Hayri Tunç, Bakırköy Belediyesi foto muhabiri Gökhan Kam ve foto muhabir Murat Kocabaş gözaltına alınmıştı.
“11 gazeteci meslektaşımız gözaltına alındı”
Gazetecilerin işlemleri devam ederken Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, gözaltılara ve son gelişmelere ilişkin Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde şu açıklamayı yaptı:
“Son günlerde karışık bir dönemden geçiyoruz. Ne hukukun, ne demokrasinin zerresinin kalmadığı bir dönem yaşanıyor. Türkiye’de son dönemde, son günlerde seçilmişlere yönelik operasyonlarla başlayan protestolarda maalesef halkın haber alma hakkını korumaya çalışan, halka doğru haberi götürmeye çalışan gazetecilerde hedef alabiliyorlar. Son beş günlük yapılan gösterilerde onlarca meslektaşımız yaralandı. Ve 11 gazeteci meslektaşımız da gözaltına alındı. Bunlardan sekizi İstanbul’da üçü de İzmir’de gözaltına alındı. Daha dün akşam İzmir’de bir meslektaşımız daha gözaltına alındı. Dolayısıyla biz bu saldırıları gazetecilere yönelik bu gözaltı furyalarını halkın haber alma hakkına yönelik bir saldırı olarak değerlendiriyoruz. Çünkü dikkat ederseniz gözaltına alınan meslektaşlarımızın kimler olduğuna baktığımızda ağırlıkla foto muhabirlerinin olduğunu yani toplumsal eylemleri görüntüleyen, onları belgeleyen meslektaşlarımız olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla burada bir orantısız gücün de vatandaşlara, eylemcilere yönelik kullanıldığı izlenimin yaratıyor bizde. Bugün 7 meslektaşımız bugün arkamızdaki bu adliye getirecekler. Ve bir gündür gözaltındalar. Buraya çıktıklarında da yaptıkları işin habercilik olduğunu bir kez daha hakimlere, savcılara anlatmak zorunda bırakılacaklar. Gazeteci oldukları bilinen, tanınan insanların özellikle gözaltına alınması, seçilmesi aslında o belgelenen olayların karartılması ilgili bir durum.
“İnadına gerçekleri topluma ulaştırmaya devam edeceğiz”
Maalesef Türkiye’de gazeteciler uzun yıllardır gazeteciliklerini ispatlamak zorunda bırakılıyorlar. Yargılanıyorlar, tutuklanıyorlar. Cezaevine konuyorlar. Ama şundan hiç bir zaman vazgeçmiyorlar. Bu gazetecilik mesleğinin de duası gereği gerçekleri topluma ulaştırma aşkı bu ülkede gazetecilerden hiçbir zaman hatırlamayacak. Her ne kadar baskı olursa olsun her ne kadar gazeteciler üzerinde gözaltına alınma, tutuklanma gibi tehditler olursa olsun gazeteciler gerçekleri topluma ulaştırmaya devam edecekler. Bugün bu arkamızda bulunan binaya gelecek yedi meslektaşımız da serbest kalacak özgürlüklerine kavuşacaklar. Ve yapacakları ilk iş yine haberi takip etmek olacak. Yine gerçekleri topluma ulaştırmak olacak. Bundan vazgeçmeyeceğiz. İnadına gazetecilik yapacağız. İnadına gerçekleri topluma ulaştırmaya devam edeceğiz. Arkadaşlarımız şimdi Vatan Emniyet’ten buraya doğru getiriliyorlar. Bizler de içeri gireceğiz. Arkadaşlarımızın savcılık ifadesinde de sonra sevk edilirlerse mahkeme ifadesinde de onların yanında olmaya, onlarla dayanışmaya devam.”
