Sağlık Emekçileri Sendikası’nda dün düzenlenen toplantıda, kadınlar adına verilen mesajda, iktidara seslenildi ve “Çocuk istismarcılarına affı aklınıza da, Meclis’e de getirmeyin” denildi.
“Kadınlar Birlikte Güçlü” Platformu adına, Meryem Kılınç, okuduğu basın bildirisinde şunları kaydetti:
“Kadına ve çocuğa yönelik istismar vakaları her geçen gün artıyor. Son 10 yılda, çocuk istismarı % 700 arttı. Yılda ortalama 8000 çocuğun istismar edildiği bilgisi düşünüldüğünde, bu, günde 21 çocuk demek oluyor. Yaşanan bu vakaların birçoğunun üstü örtülmeye çalışılıyor ya da suçlulara ceza indirimi düşünülüyor. Bunun yanında, son 10 yılda 483.000 kız çocuğu devlet eliyle evlendirildi.
Çocukların cinsel istismarını ‘başarılı ve mutlu’ evlilik koşuluyla suç olmaktan çıkarmayı amaçlayan yasa tasarısı 2016’da AKP eliyle Meclis’e getirildiğinde, her türlü çevreden ve görüşten kadınlar olarak, güçlü itirazımızla bunu engellemiştik. Bu sefer de cinsel istismar faillerine af gündemde.
Peki, af gerçekten çözüm mü? Afla 10.000 kişi cezaevinden çıkacak. Bu sayı, 2016’da 2000 civarındaydı. Bu veriyi doğru kabul edersek, geçen iki yılda sayı 5’e katlanmış. Şimdi bu afla, 15 yaş ve altındaki kız çocuklarının imam nikâhıyla evlendirilmesi, istismar edilmesi bir anda son mu bulacak? İki yıl sonra bir 10.000 kişinin daha ‘mağduriyeti gidermek için affedilmesi gerek’ demeyecekler mi? Bir önceki af da buna emsal teşkil edecek. Böylece çocuk istismarı; tecavüz, erken ve zorla evlilikler karşısında ‘afla meşrulaştırma’, bir devlet politikası haline gelecek. Uluslararası sözleşmelerle garanti altına alınmış ‘çocuk’ tanımı değişecek. Bırakın 18 yaş altını, 15 yaş altı dahi tam anlamıyla ‘çocuk’ sayılamayacak; ‘cebir ve şiddet’ olmadığına hükmedilirse de evlendirilmesi, istismar edilmesi af kapsamına girebilecek. Bu da, ’15 yaş altındaki çocuklar evliliğe rıza verebilir’ anlamına gelecek .
Cinsel istismarı durumunda ‘evlilik yoluyla’ çocuğu bir ömür istismarcıya mahkûm etmek, özendirilmiş olacak.
Hayatlarımızı belirlemeye çalışan dinci politikaların parçası olarak, 15 yaş ve altında imam nikâhı, adeta devlet eliyle teşvik edilmiş olacak.
Çözüm ne? Çözüm, istismarcıları affetmek ve ‘ne olursa olsun yeter ki aile içinde olsun’ demek değil; yasaları etkin ve zamanında işletmek, davaları sürüncemede bırakmamak, erken yaşta ve zorla evliliği suç olarak düzenlemek, çocukların haklarını korumak ve oluşan/oluşacak mağduriyeti sosyal politika yoluyla gidermektir.
Meclis’te kurulması önerilen ‘çocuk hak ihlallerine ilişkin komisyonlar’ hızlıca kurulmalıdır. Bu alanda çalışan sivil toplum örgütleriyle ortak çalışmalar yürütülmesi ve bu çalışmaların kamu idaresi tarafından desteklenmelidir. Evrensel değerlere uygun, bilimsel, çocuk hak ve özgürlüklerini ve çocuğun üstün yararını esas alan hukuk güvenliğinin sağlandığı yöntemler belirlenmelidir. Çocuğa dönük şiddeti önleme planları hazırlanmalıdır. Çocuk ihmal ve istismarını önleyici çalışmalar yanı sıra, bu tür davranışlarla karşı karşıya bulunan çocukların tedavisini amaçlayan programlar hazırlamalıdır. Çocuğun ekonomik sömürüsünün engellenmesi için ekonomik eşitsizlik ortadan kaldırılmalıdır.
Kadın dayanışmasının ve mücadelesinin, haklarımızın da hayatlarımızın da teminatı olduğunun bilinciyle Meclis’e hatırlatıyoruz: 18 yaşın altındaki her birey çocuktur ve cinsel istismarda rızası alınamaz. Erken yaşta evlilik, çocuk istismarıdır. Devletin asli görevi, çocukları korumaktır, çocuk istismarcılarını değil. Çocuklara yönelen cinsel şiddeti, istismarı meşru kılmayı, aklınızdan bile geçirmeyin! Defalarca olduğu gibi, bugün de bundan sonra da tacizcilere, tecavüzcülere, istismarcılara yönelik affı gündem eden her yasanın, uygulamanın, politikanın karşısındayız.