Saygıdeğer Okurlarım! 24 Haziran Türkiye için bir kader seçimiydi. Çünkü Türkiye’nin geleceğinin, kaderinin belirleneceği bir seçimdi. Sanki adil bir seçim yapılıyormuş gibi şarkılı, türkülü, halay eşliğinde ülkede seçim yapılmış ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
Böylelikle 9 Temmuz itibariyle Türkiye’de ‘tek adam’ rejimine geçilmiştir. Yeni Anayasa’ya göre, Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir. Yürütmenin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine tabidir ama Cumhurbaşkanlığı kararnameleri yargı denetimine tabi değildir. Aksine, yargı Cumhurbaşkanına denetimine tabidir.
Son günlerde, yeni sisteme uyum için art arda çıkarılan ve Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile Devlet yeniden düzenleniyor. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri tek imzayla çıkıyor ve Meclis’e uğramadan yürürlüğe giriyor. Yeni dönemde Cumhurbaşkanının tek imzası kanun oluyor.
Oysaki Türkiye Cumhuriyeti, bir şahıs devletine son verilerek kurulmuştur. Kuruluşunun ardından 96 yıl geçtikten sonra ve büyük bir dönüşle yeniden şahıs devleti olmuştur. Meclis’in ne itirazı ne de soru sorma yetkisi bulunuyor. Böylelikle Saray Devleti’nin mevzuatı oluşturuluyor. Saray fermanları ile ekonomiden sanata, kamu yönetiminden savunmaya kadar birçok alan yeniden yapılandırılıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilât, görev, yetki ve sorumlulukları yeniden belirleniyor.
Tüm yetkileri Erdoğan’da toplayan kararnamelerle devlet tek kişiden ibaret hale getiriliyor. Türkiye’nin tarihi geçmişi ve onurlu duruşuyla dalga geçiliyor. Bu kanuna karşı yapılmış bir hiledir. Buna Anayasa Mahkemesi tarafından ‘dur’ denilmezse, bu uygulama ciddi bir yetki tecavüzüne ve bir kişinin Meclis’in yerine geçip Meclis’in yetkisindeki yasaları değiştirmeye başlamasına dönüşecektir. Dolayısıyla da 24 Haziran’da seçilmiş Cumhurbaşkanı, yalnızca yürütmenin başı değil, seçilmiş Modern Sultan gibi davranacaktır. 1923’te yoktan var edilen Cumhuriyet, şimdiler de vardan yok ediliyor. Saray ‘devlet’ oluyor.
KONTROLSÜZ GÜÇ, GÜÇ DEĞİLDİR!
Hatırlatmakta fayda var: Kontrolsüz güç, güç değildir. Gücün, gücü dengelemediği yerde demokrasi olmaz! Gücün en kötüye kullanılış şekli, muhakkak ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçmene Devlet gücüyle ve hileyle ‘evet’ dedirtmesidir. Güçlü olanın mutlaka haklı olması gerekmez! Adalete dayanmayan güç zalimdir. Zalimlerin iktidarı ise, cahillerin omuzlarında yükselir.
Aslında adalet, bağımsız ve tarafsız yargının olmadığı ve tek adamın emrine girdiği ülke; ülke olma vasfını yitirir. Kim ne derse desin, ülkede yürütme, yasama ve yargı güçlerini şahsına bağlayan ve kendini çok güçlü sanan tek adamın gücü; döviz kurlarını, enflasyonu ve faizleri düşürmeye yetmiyor. Dolar, dış güçler yüzünden falan yükselmiyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin kredi notunu bir basamak düşürerek ‘yatırım yapılabilir’ seviyesinin altına çekiyor. Böylelikle Türkiye son ‘yatırım yapılabilir’ seviye notunu yitirmiş oluyor.
Peki, Türk Lirası’nın değerini kim düşürüyor? Dolar kuru neden yükseliyor?
Doların kuru, iktidar sıcak parayı 16 yıldır betona gömdüğü için yükseliyor!
Doların kuru, iktidarları süresince bir tane yeni fabrika açmayıp, var olanları da sattıkları için yükseliyor!
Doların kuru, tarımı ve hayvancılığı bitirdikleri için yükseliyor!
Doların kuru, eti, zeytinyağını, mercimeği, nohudu hatta samanı bile yurtdışından ithal ettikleri için yükseliyor!
Doların kuru, lüks saraylar yaptıkları için yükseliyor!
Doların kuru, milyon dolarlık araçlara ‘çerez parası’ dedikleri için yükseliyor!
Doların kuru, üretim değil, tüketim ekonomisi uyguladıkları için yükseliyor!
Doların kuru, 703 sayılı KHK ile artık ilahiyat fakültesi mezunları da hâkim ve savcı olabilecekleri için yükseliyor! Doların kuru, ülkeyi adım adım şeriata sürükledikleri için yükseliyor!
Doların kuru, Türkiye Cumhuriyeti meczuplar memleketi olduğu için yükseliyor!
Doların kuru, Türkiye’deki iş insanları servetlerine el konulacağı korkusunu taşıdıkları için yükseliyor!
Doların kuru, ülke tek bir kişinin isteği ve arzusuna göre yeniden şekillendirildiği ve kararnamelerle Devletin tek kişiden ibaret hale getirildiği için yükseliyor!
Döviz borçları artık ödenemiyor. Kurların nerede duracağı belli değil, her şok sonrası dolar 15-20 kuruş artıyor. Türkiye hukuktan, demokrasiden ve özgürlüklerden uzaklaştıkça Türk Lirası değer kaybetmeye, döviz kurları ve enflasyon yükselmeye devam ediyor! Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile Türkiye’nin kredi notu yükseltilemiyor, döviz kurları düşürülemiyor. Ekonomideki göstergeler ne yazık ki umut vevrmiyor!
Türkiye’de uygulamaya konulan bu sistem çok kısa zamanda tıkanmaya ve kriz üretmeye adaydır. Kararnamelerle TBMM ve milli irade, adım adım devre dışı bırakılıyor. Parlamentonun görevi, hızla kararnamelerle düzenlenen alanlarda kanun çıkararak, tek adamın iradesine karşın milletin iradesini etkin kılmaktır ama Meclis tatile giriyor, milletvekilleri Ekim ayına kadar tatile çıkıyor.
Anadolu ve Rumeli Sultanı ise ‘Lale Devri’ uygulamalarına devam ediyor. Devlet her geçen gün ciddiyet ve gelenekten uzaklaşıyor. Esasen devlet çürüyor. AKP; 2023 hedeflerine biraz daha yaklaşıyor. Türkiye’de rejimle savaş halinde olanlar var ama Cumhuriyeti bitirecek güç kimsede yok! Türkiye’de ‘rejim’ değişikliğinin, ifade ve medya özgürlüğünü yok etmenin bedeli çok ağır olur! O yüzden Türkiye biran önce normalleşmelidir. Cumhur İttifakı, yol yakınken ‘tek adam’ yönetiminden vazgeçmelidir. Ve halen yürürlükte olan Anayasamıza göre; demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde acilen adalete ve hukuka güven yeniden tesis edilmelidir.
Ancak Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin geçerli olmasının önünde engel olmazsa bunun sorumlularından biri de MHP’dir. Bu tür kararnamelere destek vermek, Devlet itibarını yok etmekle aynıdır.
Son söz: Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa, gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder. Olsun! Biz gerçekleri söyleyelim de nefret edenlerimiz çok olsun. Yeter ki bu vatan, bu Cumhuriyet, bu millet, bu bayrak ilelebet payidar olsun! Allah Türkiye Cumhuriyeti’ni ve gerçeklerden uzaklaşan Türk Milleti’ni, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın aklının önüne geçen hırsından korusun!