Adviye Ertekin Yüksel Yazdı
MAYIN VE SÜLLÜM MESELESİ
Olayların karşısında sustukça sıra başka şeylere geliyor. “Sıra daha daha nelere gelecek bilemiyorum ve sanmıyorum yaa!…” diyerek gözlerimi ötelere doğru çeviriyorum . Kulaklarıma da tıkaç takmak istiyorum .
Haydi diyelim bu tedbirleri aldım da .. Ya evdeki sesi soluğu hiç kesmeden konuşan tv’yi ne yapacağız . Kıvırsak kulağını kumandadan olmuyor ki .
Biz insanlar meraklıyızdır . Açmadan, dinlemeden duramayız …
İşte o acı haberi de aldı tüm seyredenler . 74 yaşındaki öğretmen hunharca öldürülmüştü işinin başında müdür odasında.
Hem de kucak açtığımız ve doyurup beslediğimiz bir mülteci tarafından . Ve kendisi bu eğitim yuvasında okurken her ne ise suçu okuldan uzaklaştırılmış biri .
Eğitim ve eğitimci bizler için çok önemli bir konu .
Çocuğunu okula veya bir meslek yanına veren kişi, “Eti senin kemiği benim!“ diyerek emanet eder ustasına veya öğretmenine .
Ne oldu bize ??
Ne oldu !!!
Yıllardır içime sinmeyen bir konu zaten bu “mülteci” olayı .
Mülteci sığınmacı oluyor anlam olarak . Oysa bize gelenlerin sığınmış bir hali hiç yok hem de hiç mi hiç yok .
Gelen yaşlı değil , çocuk değil , sakat değil ..
Hepsi de genç ve durmadan üreten bir kesim… Devamlı çoğalıyorlar ve onlara tanınan haklardan faydalanarak üremeye devam ediyorlar .
Her yerde öncelikli durumdalar .
Bir “dur” diyen yok onlara, ülkenin sınırları kalbura döndü . Ben yıllar evvel sınır kentlerinde kolsuz bacaksız insanlara rastladım . Zira ellili yıllarda Türk ordusu o sınırlara mayın döşeyerek ülkesini korumaya almıştı . Geçmek isteyenler ki; o da işi gücü olmayan insanlardı . Kaçak yollarla sınır ticareti yapmak için geçenlerdi .
Çoğu ya o mayınlı yerde ölür . Ya da sakat kalırdı .
Fakat ülkemize geçmek isteyen pasaport veya pasavanla olurdu ( pasavan sınır ötesi bağı bahçesi , zeytinliği olanlara verilen izin belgesi )
Sonrasında bu durum malların ülkelerindekilere mübadele ile ortadan kaldırıldı fakat şimdi bu sınırdaki mayınlar söküldü . Yani giriş çıkış serbest .
Bu durum tüm sınır boylarında aynı serbestlikte . Ülkemde Suriyeli , Afgan, Iraklı, İranlı… yani kim ararsan var oldu .
Haaa!!
Mayınların yerine beton blok duvarlar kondu . Fakat bu sorun değil kişiler gelirken yanlarında açılıp büyüyen merdivenlerle geliyorlar . Onların deyimi ile ya SÜLLÜM ü daya çık duvarın üstüne, atla öte tarafa .
Hem gidil gelişler zaten rahat . İstedikleri zaman bayram seyran diyerek gidiyorlar .
En az beş çocuk yapıyorlar . Zira doğuma bir telefonla ambulansla gidiyorlar . Çocuğun bezi , maması bedava veriliyor . Çocuk parası da alıyorlar üstelik .
Ohhh ne güzel hayat . Onlara verilen kişi başı maaş bile artırıldı . Kira bedeli de alıyorlar . Bir evden bir çok kişi çalışıyor . Yani anlayacağımız
Ekmek elden su gölden . Şirket kur vergi yok . Doğur çocuğun bezi maması beleş . İlaç beleş…
Ne güzel hayat .
Bir Avrupa ülkesinde hemen vatandaşlık verme ve bu kadar avanta tanınıyor mu bunlara ? Hem de kamplarda tutuluyorlar .
Bakın bu gün bir öğretmene yapılan ileride tüm vatandaşlarımıza yapılır .
Bence bu bir ikinci KUBILAY vakasıdır fakat oradaki misilleme bu olayda da olacak mı ?
Bunların sınır dışına sürülmesi ve sınırlarımızın tekrar korunur hale gelmesi olacak mı ?
Beklentimiz bunların tümünün ülkemizden gitmeleri .
Sonuç olarak bu durumun sonunu hiç iyi düşünemiyorum .
İNŞALLAH YANILIRIM !..
Şehit öğretmenime rahmetler dilerim .