Cuma, Kasım 22, 2024
No menu items!
Ana SayfaGenelMEB Dünya Öğretmenler Günü olan 5 Ekim tarihini esas almalı

MEB Dünya Öğretmenler Günü olan 5 Ekim tarihini esas almalı

Eğitim Sen İskenderun Şube Ali Karadaş, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında; “5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü haklarımıza ve geleceğimize yönelik saldırılarla karşılıyoruz!” dedi.

Dünya Öğretmenler Günü’nün geçmişinin, uluslararası öğretmen örgütlerinin katkılarıyla 5 Ekim 1966 tarihinde ILO ve UNESCO tarafından “Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı”nın alınmasında yattığını hatırlatan Karadaş, 5 Ekim tarihinin öğretmenlik mesleği açısından evrensel bir önemi olduğunu kaydetti.

“Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı”nın kapsamından da söz eden Karadaş, “Tavsiye Kararı”nın Türkiye tarafından da kabul edilen ve altına imza atılan bir belge olmasına karşın, karardaki yükümlülüklerin yerine getirildiğini söylemenin mümkün olmadığını ifade ederek; “Türkiye’nin öğretmenleri 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü hukuksuz ihraçlar, açığa almalar, soruşturma ve sürgünlerin gölgesinde, işsizlik tehdidiyle ve sözleşmeli/güvencesiz istihdam uygulamaları ile karşılamaktadır. Yıllardır ülkenin dört bir yanında fedakarca görev yapan öğretmenlerin önemli bir bölümü Dünya Öğretmenler Günü’nü darbe girişimi sonrası yaşanan hukuksuz ihraçlar, açığa almalar, tutuklama, soruşturma ve sürgün gibi anti demokratik uygulamalar ile karşılamaktadır. Bugüne kadar OHAL KHK’leri ile 34 bin öğretmen kamu görevinden hukuksuz bir şekilde, kendilerine savunma hakkı bile tanınmadan siyasi ve idari tasarruflarla ihraç edilmiştir. İhraç edilen öğretmen sayısının asker ve polis sayısından fazla olması dikkat çekicidir.

12 Eylül darbesi sonrasındaki süreç dahil, geçmişte yaşanmış darbe dönemlerinde bu kadar yoğun ve kapsamlı öğretmen kıyımı yaşanmamıştır. 15 Temmuz darbe girişiminin başarılı olması halinde yaşanacak ne varsa, geçtiğimiz 15 ay içinde bire bir yaşanmış, kamuda ve eğitimde yaşanan ihraçlar, açığa alma uygulamaları ve sürgünler nedeniyle 1 milyonu aşkın öğrencinin eğitim hakkı Hükümet-MEB işbirliği ile fiilen engellenmiştir.

Türkiye’de on binlerce eğitim emekçisi sadece sendikalı olduğu ve sendikalarının aldığı eylem kararlarına katılarak demokratik haklarını kullandığı için cezalandırılmak ve sindirilmek istenmiş, sendikal faaliyetleri yasa dışı bir şekilde suç kapsamına alınmaya çalışılmış ve MEB’in zorlaması ile 20 bine yakın Eğitim Sen üyesi cezai yaptırımlarla karşı karşıya bırakılmıştır” şeklinde konuştu.

Öğretmenlerin tarihin hiçbir döneminde AKP iktidarı döneminde olduğu kadar hakarete maruz kalmadığını, öğretmenlik mesleğinin tarihte hiç bu kadar büyük bir itibar kaybına uğramadığını öne süren Karadaş; “Göreve gelen her bakan fırsat buldukça öğretmenlerin az çalıştığı, uzun tatil yaptığını iddia etmiş, her fırsatta öğretmenlik mesleğini “itibarsızlaştıran” ifadeler kullanmıştır.

Öğretmenler Türkiye’nin en ücra köşelerinde, her türlü olumsuz koşullarla mücadele ederek, görevlerini yerine getirmeye çalışmaktadır. Yaşamın olduğu her yerde eğitim emekçilerini görmek mümkün. Öğretmenlerin yıllar boyunca büyük fedakarlıklara katlanarak çalışırken yaşadığı zorluklar ortadayken, çalışma ve yaşam koşulları ve mesleki saygınlıklarının giderek kötüleşmesi dikkat çekicidir. Geçtiğimiz yıllar içinde öğretmenlerin ekonomik ve sosyal sorunlarına ek olarak, mesleki saygınlıklarında ciddi gerilemeler yaşanmıştır. MEB, eğitime yönelik politika ve uygulamalardaki başarısızlığını sorgulamak yerine, her fırsatta sistem değişikliğine giderek sadece öğrencileri değil, öğretmenleri de mağdur etmektedir” şeklinde konuştu.

‘Öğretmen Strateji Belgesi’nin öğretmenlik mesleğini ve geleceğimizi tehdit ettiğini savunan Karadaş; “MEB, öğretmen yetiştirme sistemi ve öğretmen istihdamını tamamı piyasa değerleri olan “performans”, “rekabet”, “verimlilik”, “kariyer” vb gibi kavramlar üzerinden şekillendirmek, öğretmenleri performans kıskacına alarak, görevleri dışında alanlarda angarya çalışmayı artırmak ve bu şekilde iş güvencesinin altını tamamen boşaltmak istemektedir. PISA sonuçlarından da anlaşıldığı gibi, eğitim sisteminde yaşanan sorunların ve eğitimin niteliğinde yaşanan bozulmanın sorumlusu öğretmenler değil, yıllardır laik, bilimsel eğitim karşıtı politikaları hayata geçirmekte ısrar eden Milli Eğitim Bakanlığı’dır. Eğitim emekçileri rekabet etmek ve yarışmak değil, birlik ve dayanışma içinde, nitelikli eğitim için çalışmak istemektedir. Geleceğimizi ipotek altına alan ve iş güvencemizin altını boşaltmayı hedefleyen Öğretmen Strateji Belgesine karşı mücadele edeceğimiz bilinmelidir” dedi.

Öğretmenlerin sorunlarının giderek arttığını, sık sık değişen eğitim politikaları nedeniyle siyasi iktidarın ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın elinde adeta oyuncak haline getirildiğini savunan Karadaş, Eğitim Sen olarak taleplerini de şu şekilde sıraladı;

“Siyasi iktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı, dünyanın her yerinde olduğu gibi öğretmenler günü olarak Dünya Öğretmenler Günü olan 5 Ekim tarihini esas almalı, öğretmenlere hak ettiği değer verilmelidir. Dünya öğretmenleri açısından bir toplusözleşme niteliğinde olan ve Türkiye’nin de imzaladığı “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı” eksiksiz olarak hayata geçirilmelidir. OHAL kaldırılmalı, KHK’ler iptal edilmeli ile gerçekleştirilen hukuksuz ihraçlar iptal edilmeli, hukuksuz bir şekilde ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine iade edilmelidir. Başta insanca yaşayacak ücret talebimiz olmak üzere, eğitim emekçilerinin bugüne kadar yaşadığı ekonomik mağduriyetler giderilmeli, son 15 yıl içinde satın alım gücümüzdeki azalmayı telafi eden adaletli bir ücret artışı sağlanmalıdır.

Çalışırken alınan ek ödemelerin tamamı temel ücrete ve emekliliğe yansıtılmalı, vergi dilimi uygulaması sabitlenerek ücretlerde yaşanan erimenin önüne geçilmelidir. Ek ders ücretleri günün şartlarına uygun bir şekilde yeniden düzenlenmeli ve en az iki kat arttırılmalıdır. Eğitim-öğretim yılı başında öğretmenlere yapılan eğitim-öğretime hazırlık ödeneği, her dönem başında olmak üzere yılda iki kez olmalı ve bütün eğitim ve bilim emekçilerinin yararlanması sağlanmalıdır. Sözleşmeli/ücretli öğretmenlik gibi her türlü güvencesiz istihdam uygulamalarına esnek, kuralsız ve angarya çalışmaya son verilmelidir. Hizmetli ve memurlara özel hizmet tazminatı ödenmelidir. Kamu emekçilerinin grevli toplusözleşme hakkı önündeki engeller kaldırılmalı, gerçek bir toplusözleşme düzenin yaratılması sağlanmalıdır.”

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER