Cuma, Mayıs 23, 2025
No menu items!
Ana SayfaKöşe YazılarıMehmet Çardak Yazdı: ''Ölümün Saati Yok''

Mehmet Çardak Yazdı: ”Ölümün Saati Yok”

Türkiye tarihinin en büyük depremlerinden ikisini art arda yaşadık. 6 Şubat 2023 pazartesi sabaha karşı saat 04:17’de meydana gelen ve 43 saniye süren Kahramanmaraş Pazarcık merkezli depremin büyüklüğü 7.7 olarak ölçülürken, akabinde yüzlerce artçı sarsıntı yaşandı.

Deprem, elbette bir doğa olayıdır! Depremin ne zaman geleceği belli değil ama ne yapacağı bellidir. Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde olan ve birçok ilimizde hissedilen depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Depremden zarar gören tüm illerimize geçmiş olsun. Geçmiş olsun güzel Türkiye’m!

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemiz önce 7.7’lik sonra 7.6.’lık depremle yıkıldı: Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Malatya, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adıyaman ve Hatay’da da hissedilen depremde binlerce ölü ve yaralımız var. Aslında bu illerimizde yaşanan deprem değil, yüzyılın en büyük felaketidir.

Hatay, depremden en çok etkilenen ilimizdir.  Medeniyetler kenti Hatay’da büyük hasar var! Aptalca bir şekilde fay hattının üstüne kurulan, göl tabanına yapılan Hatay Havaalanı kullanılamaz durumdadır. Yardım uçakları Hatay Havaalanı’na inemiyor.

En başta Hatay’ın merkez ilçesi Antakya olmak üzere; Defne, İskenderun, Samandağ, Kırıkhan ve Arsuz ilçelerimizde binlerce insanın evi yıkıldı, canlarımız hala enkaz altındalar. Enkaz altındaki canların yardım çığlığını duyan yok. Ne yazık ki felaket korktuğumuzdan çok daha büyük. Türkiye için çok büyük! Canımız acıyor, bağrımız kan ağlıyor!

Canımızın yanması depremden ziyade akılsızlığımızdan, beceriksizliğimizden, çaresizliğimizden. Hatay enkaz altında! Hatay’da yakın arabalarımız, arkadaşlarımız, dostlarımız, canlarımız var! Enkaz altında kalanlar, evleri kullanılamaz hale gelen insanlarımız var. Hatay’da yaşayan canlarımızdan haber alamadıklarımız var…

Bir hafta yastayız! Televizyonlara bakıyorum: Yıkılmış, enkaza dönmüş şehirlerimizi görüyorum. Zavallı şehirlerimiz! Yıkılmış şehirlerin sokaklarında gerçek var. Gerçekler ne kadar acı. Biliyorum: aynı duyguları ve gerçekleri yaşayan başka şehirler, çaresiz başka insanlar da var! Vah ülkem vah!

Üzgünüm, yorgunum kederliyim. Hayat bu kadar işte. Var ile yok arası bir dünya. Bir şeyler hayal ederek uykuya dalıyorsun ve korkunç bir sesle hayallere veda ederek uyanıyorsun. Hava soğuk, yaşam soğuk, ölüm daha da soğuk. Ah memleketim ah!

Öksüz ve yetim bırakılan Hatay. Hatay’da yaşanan deprem değil, kıyamet! Hatay’da AFAD yok, Devlet yok, yardım edecek kimse yok! Hatay’da su, ekmek, giyecek, çadır ve battaniye yok. Hatay kendi haline terk edilmiş, Antakya harabeye dönmüş. Hatay’da umutlar tükeniyor. İnsanlar üşümekten utanıyor. Geçmiş olsun Hatay!

Antakya’da hala enkaz altında kurtulmayı bekleyen canlar var! Ama camilerde sela okunuyor! Camiler yaşam merkezi değil, ölü evi. Oysa sokakta kalan insanların sığınmaya, ısınmaya, gıdaya ihtiyaçları var. AFAD bütçesinin 50-100 katı bütçeye sahip olan Diyanet, camilerden ölenler için sela okuturken,  Cemevleri sokakta evsiz, sahipsiz kalan insanları yaşatmaya çalışıyor. Daha iki gün önce, Pazar günü evlerinde oturan kimi insanların şuan evi yok. Koşturduğumuz dünya ne kadar boş değil mi?

Hatay ölüm kenti olmuş; insanlar çaresiz ve yalnız. Memleketim kan ağlıyor. İnsanlar sevdiklerini arıyor. Bugünlerde bana ‘nasılsın?’ diye sormayın lütfen.  Çok üzgünüm çok. Enkaz altından çıkaramadığımız analarımız,  bacılarımız, babalarımız, dayılarımız, amcalarımız, ağabeylerimiz, kardeşlerimiz, yavrularımız var. Bir değil, çok kaybımız var. Ülkem gibiyim işte. Bir yanım acı, bir yanım gözyaşı. Bazı acılar öyle büyük oluyor ki, cümle bile kuramıyor insan.

Çok üzgünüm çok. Çok kayıplarımız var! Elden hiçbir şey gelmiyor. Çaresizlik budur işte. Görünen köy kılavuz istemez.  Bir kez daha halkımız kaderi ile baş başa bırakılmıştır. Bu halk bu can pazarını, bu kâbusu hak etmiyor. Deprem için hiçbir tedbiri olmayan idarelere yazıklar olsun!

Ne olursunuz, yanınızdaki, yakınınızdaki, ülkenizdeki kişilere değer verin; kırmayın onları, küstürmeyin.  Durup durup sevdiğinizi söyleyin, özel hissettirin. En ufak bir şey için ‘bitti’ demeyin, ağlatmayın, üzmeyin!

Neden mi?

Çünkü ölümün saati yok! Belki son görüşünüzdür, belki de son sarılmanızdır. Belki de saatler sonra ona değil de artık toprağına dokunacaksınız, onu değil de toprağını öpeceksiniz. Sevdiklerinizin değerini kaybettikten sonra değil, şuan bilin. Toprak aldığında geri vermez!

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER