Cuma, Kasım 22, 2024
No menu items!
Ana SayfaKöşe YazılarıMehmet Çardak Yazdı: ''Toplumsal Çöküş''

Mehmet Çardak Yazdı: ”Toplumsal Çöküş”

Toplumsal Çöküş…

Değerli okuyucularım! Sosyologların incelemesi gereken bir sorunumuz var: Ahlaksız bir toplumuz! Birbirimiz sevmiyoruz; sohbetlerimizin konusu genelde başkalarının dedikodusu. Kavga ediyoruz; hep hırsız, yan kesici, dolandırıcı saldırısı endişesi yaşıyoruz, hakarete ve küfre maruz kalıyoruz.

Bu ülkede hemen hemen her gün tecavüz, tacizler, kadına şiddet olayları yaşanıyor. Günde ortalama 2 kadın katlediliyor. Özellikle de doktor ve hemşirelere saldırı âdet haline geldi. Saldırılar doğal bir kızgınlık veya bunalımla meydana gelen bir olay olmaktan çıktı. Bunların hepsi ahlak ve insanlık dışıdır. Daha geçen hafta Konya’da katledilen Dr. Ekrem Karakaya’nın ölümünde tek suçlu katil midir? Bu tür ölüm olaylarında doktorları şeytanlaştıran söylemlerde bulunan siyasetçilerin, tedbir almayan idarecilerin, şiddeti besleyen bazı gazete kalemşörlernini, din adamlarının ve kiralık sosyal medya trollerinin silsile yoluyla sorumlulukları yok mudur?

Bu ülkede ucuz uyuşturucular ilkokullara kadar inmiştir. Sokakta yürürken her cümlenin sonuna nokta yerine küfür koyan yüksek sesli kaba konuşmalar duyuyorsunuz. Kırmızı ışıkta durdunuz diye öldürülme ihtimaliniz bile var!

Son 15 yılda 5-10 kat artan sorunlarımız elbette yeni değil, AKP öncesinde de vardı. Halkı dolandıranlar hapisten çıkıp memleketlerince gidince ‘Türkiye sesinle gurur duyuyor!’ diye karşılanmadılar mı?

Bu ülke,  Horzumlar, Kastellilerle gurur duyma ahlaksızlık düzeyine nasıl düşürüldü? Bu ülkede eskiden hiç kimse kapısını bile kilitlemezken, hangi hata veya hatalar yapıldı da güvenilmez bir toplum haline geldik?

Devletin gücünü bireylere karşı orantısız bir şekilde kullanmasından olabilir mi acaba? Öyle hallere düştük ki,  İlyas Salman filmi gibiyiz valla.  Yöneticilerimiz,  ‘Avrupa’ya götürüyoruz’ diye aldılar ülkeyi, gezdirip gezdirip Ortadoğu’ya bıraktılar.

Bu ülkede yoksuzluklar bile kanıksanır hale geldi: “Bal tutan parmağını yalar”, “çalıyorlar ama çalışıyorlar” diyen bir toplum yaratıldı. Üstelik gittikleri başka ülkelerde de aynı şeyleri yapıyorlar.

Avrupa Birliği’ne neden üye olarak kabul edilmiyoruz? Hiç düşünen, nedenlerini bilen var mı?

Bu ülkede sıkça kullanılan bir söz var. “Kalkınırız ama mevzuat müsait değil”.  Oysa bu ülkede mevzuat açıklarını ahlakdışı kullanmaya müsait milyonlar var. Aslında sıkça kullanılan o sözü şöyle değiştirmek gerekli: “Kalkınırız ama ahlakımız müsait değil”.

Ülkenin şu haline bakar mısınız? İş insanlarının bir kısmı varlıklarını ‘çökerler’ korkusuyla yurtdışına kaçırıyor. Nitekim birileri ‘terör’ ile itham edip çöküyorlar da.  Aslında bu ülkede başkalarının mallarına çökenler, Devletin parasını çalanlar da ilerde bir gün yargıya hesap verme korkusuyla yurtdışına kaçırıyor.

Oysa cennet sandığımız vatan bize cinnet, ahiret sandığımız inanç bize mahşeri yaşatıyor. Kutsal diye putsal, varlık diye yoksulluk taçlandırılıyor. Bu ülkede gençler, yetişmiş doktorlar, mühendisler yurtdışına kaçıyorsa; aynaya değil, Ankara’ya bakmamız gerekiyor!

Ankara’daki Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Nureddin NEBATİ diyor ki; “Bugün, dünya genelinde yaşanan küresel ekonomik sorunlar ve hızlı fiyat artışlarına rağmen ülke ekonomimiz sağlıklı, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde büyüyor, her ay yeni ihracat rekorları kırıyor ve istihdamımızda somut artışlar kaydetmeye devam ediyoruz…”

Oh ne ala memleket! Bu ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı açıkça varlık diye yoksulluğu taçlandırıyor. Böyle siyaset olmaz! Böyle devlet yönetilmez!

Bu memlekette cahillik hiç bu kadar kibirli, saldırgan ve hadsiz olmamıştı. Cahillik hiç bu kadar baş tacı edilmemişti. Bilgi hiç bu kadar önemsiz olmamıştı. Utanma duygusu hiç bu kadar görünmez hale gelmemişti. Bu ülkede yöneticilerin  imanı arttıkça aklı azalıyor!

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER