MHP Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı TBMM’de partisi adına yapmış olduğu konuşmada önemli konulara değindi.
.
Depremden bu yana her iki üniversitede görev yapan personele teşekkür ederek konuşmasına başlayan Kaşıkçı sözlerini şu şekilde sürdürdü ‘’Hatay, tüm deprem bölgeleri içerisinde en fazla yıkımın olduğu, en fazla can kaybının olduğu bir şehir. Bu şehir, bugünlerde devletimizin imkân ve kabiliyeti, vatandaşlarımızın da çalışkanlığıyla ayağa kalkmaya çalışıyor.
Dolayısıyla, şehrin ayağa kalktığını siz değerli milletvekillerimize ve Türk milletine daha rahat gösterebilmek için elbette ki olmazsa olmazlarımızdan biri de üniversitelerimizin faaliyetlerinin akıcı bir şekilde devam etmesi. Bu manada Hatay’da 2 üniversitemiz var: Mustafa Kemal Üniversitesi ve İskenderun Teknik Üniversitesi. Her 2 üniversite de depremden çok büyük yara aldı; üniversitelerde akademisyenlerimizden çalışanlarımıza kadar çok sayıda da vatandaşımızı kaybettik.
Depremin ilk anından itibaren her 2 üniversitemizi de bir an olsun bırakmayan çok kıymetli bilim insanlarımıza, üniversite çalışanlarımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum ancak takdir edersiniz deprem bölgesinde akademik çalışmalara devam etmek gerçekten çok zor. Bu manada geliştirme ödeneği var değerli milletvekilleri. Geliştirme ödeneği, üniversitelerin içinde bulunduğu şehirlerin sosyoekonomik yönden durumuna göre azaltılıp arttırılabiliyor, deprem öncesi dahi Hatay’da özellikle Mustafa Kemal Üniversitesinde akademisyenlere verilen geliştirme ödeneği tüm bölge illeri içerisinde en düşüktü, depremden sonra bu oran hiç değişmedi. Dolayısıyla, biz her 2 üniversitemizin de eğitim faaliyetlerine daha yoğun bir şekilde devam etmesi, şehrimizin de ayağa daha hızlı kalkabilmesi için her 2 üniversitemizdeki akademisyenlerimizin depremi de düşünerek geliştirme ödeneği oranlarının artırılması gerektiğini düşünüyoruz.’’ dedi.
SÜRECİNİ UZATILMASINI BEKLİYORUZ
Depremden etkilenen bölgeler hâlen yıkık dökük vaziyette olduğu gibi, vergilendirmenin muhatabı olan tüm kesimlerde psikolojik, sosyolojik ve ekonomik çöküntüler de devam etmektedir diyen Kaşıkçı, “Mevcut tahribatın giderilmesi aşamasında devletimizin imkânları seferber edilirken özel sektörün de üzerine düşen katkısını teminen kademeli geçişe olan ihtiyaç tartışmasızdır. Mevcut teklifin yasalaşması ve bu düzenlemeden hareket ederek sürenin uzatılmasında mükellefleri kategorize hâlde ayrıştırmak ve belirlemeleri bu eksende uygulamak depremin etkisi ve yükünü daha da ağırlaştıracaktır. Mücbir sebep hâli süresinin uzatılmasının reel ekonomide birtakım olumsuz etkiler yarattığı tartışmasızdır. Ancak, getireceği faydaların oluşturduğu maliyetlerle mukayese edilmeyecek kadar yüksek olduğu da bir diğer gerçektir. Depremin büyüklüğü ve doğurduğu tahribat dünya genelinde “asrın felaketi” olarak adlandırılmıştır. Bu hâlde, mükelleflerin belirlenen kriterlerin bir veya birkaçıyla kategorize edilmesi varılmak istenen amaca hizmet etmeyecektir. Örneğin kanuni merkezi İskenderun’da olmasına rağmen vergilendirilecek gelir unsurlarının kahir ekseriyetini Kırıkhan veya Hassa bölgesinden elde eden bir mükellefte bölgesel kriteri esas almak veya organize sanayi bölgesi, teknoloji geliştirme bölgesi veya serbest bölgede faaliyet göstermesine rağmen henüz yatırım harcamalarını tam bitiremeyen bir mükellefte çalışma bölgesi kriterini uygulamak veya aktif toplamı belirli bir büyüklükte olmasına rağmen finansal sıkıntılar içerisinde bulunan ya da bu aktif büyüklüğünü bankalardan alınan kredilerle sağlayan mükellefleri aktif büyüklük kriterleriyle sınıflandırmak veya ciroları çok yüksek olmasına rağmen cüzi kârlarla çalışan bir demir çelik işletmesinde ciro miktarını nazara almak veya istihdam sorununun çözümünde kamu yararını gözeterek fazla sayıda işçi çalıştıran işletmelerde çalışan sayısından hareketle mücbir sebep hâlinin dışına çıkmak hem mükellefleri cezalandırmak hem de adil olmayan bir uygulamanın ötesinde haksız rekabetin oluşmasına meydan verecektir.” Dedi.