Pazartesi, Nisan 14, 2025
No menu items!
Ana SayfaKöşe YazılarıNe Zaman Öleceksiniz?

Ne Zaman Öleceksiniz?

 

Ülkemizi canınızdan çok seviyorsunuz. Hem malınızla hem canınızla bedel ödüyorsunuz. Kimsesizlere kimse olması için yöneticiler seçiyorsunuz.

 

Ama sonuç kocaman bir fiyasko.  

Nasıl mı?

Bir insanını olmazsa olmaz denilen ve Anayasalarda güvence altına alınan bazı haklarının durumuna bakarak nasıl bir karanlığa sürüklendiğimizi anlatmaya çalışayım.

 

Anayasada güvence altındaki Barınma Hakkınızı gasp etmişler.

Seçtiğiniz yöneticiler evinizi ikinci defa size satmaya kalkıyor.

Hem de tefeci gibi kat be kat fiyatlarla.

Hem de tefeciler gibi borç senedine açığa imza attırarak.

Kiradasınız ve kira bedeli bir aylık kazancınıza denk gelmiş, feryat ediyorsunuz. Yöneticileriniz üç maymunu oynuyor. Duymuyor, görmüyor ve konuşmuyor.

Öğrencisiniz ve yöneticiler insanca koşullarda yurtlar sağlayamadığı için sizi tarikatların kucağına atıyor. Oralarda tacize uğrama veya terörist olma özgürlüğüne sahipsiniz ama konuşma hakkınız bile yok. Seçtiğiniz yöneticileriniz  “ sizden daha kaç kişiyi evsiz bırakırsam Avrupalarda şato satın alırım” diye düşünürken ya siz  ne hissediyorsunuz?

 

Anayasada güvence altındaki Eğitim Hakkınızı gasp etmişler.

Seçtiğiniz yöneticiler eğitimi özel sektöre devretmiş. Her yerde özel okullar mantar gibi ürerken mevcut devlet okullarını imam-hatipleştirerek içini boşaltmışlar.

Çocuklarınız aç okullara gelip-gider olmuşken; okul tuvaletlerini bile temizleyecek personel sağlayamayan yöneticiler tarikatlarla iş tutmuşlar.

Eğitim giderlerini karşılayamadığınız için çocuklarınızı okuldan alıp sanayiye vermişken seçtiğiniz yöneticilerin çocukları Amerikalarda yaşadıkları malikânelerden okullarına gidiyorlar. Seçtiğiniz yöneticiler “bu halkın çocuklarını okulsuz ve cahil bırakırsam daha kaç yıl bu ülkeyi yönetirim” diye düşünürken ya siz hissediyorsunuz?

 

Anayasada güvence altındaki Sağlık Hakkınızı gasp etmişler.  

Seçtiğiniz yöneticiler hastanelerinizi doktorundan hemşerisine adeta kovalayarak özel hastanelere göndermişler.

Hastalandığınızda randevu, doktor ve hatta ilaç bulamaz hale gelmişsiniz.

Her adımınızda sigortalı olduğunuz halde para öderken, yöneticiler SGK’yı batırdınız diye sizi suçlamaya başlamışlar. 

Eczacı size ilaç veremediği için sizin için ağlıyor. 

Aile hekimi emeğinin karşılığını alamadığı için siz ona ağlıyorsunuz.

Doktor sizi doğru dürüst muayene edemediği için sizin için ağlıyor.

Siz hemşirelerin nöbet tutmaktan kan çanağına dönen gözlerine bakıp bakıp ah çekerken, hemşireler sabit kur nedeniyle eczanesini kapatmak zorunda kalan eczacıya ağlıyor.

Yani hepimiz her birimiz için kahır çekerken onlar Şehir hastaneleri adı altında hazineye hortum bağlayıp müteahhitleri karun gibi zengin etmeye devam ediyorlar.  Üstelik sizi suçlu ilan edip bir de azar işitiyorsunuz.

Seçtiğiniz yöneticiler “ bu yıl kaç kişi hastalanırsa karıma kar katarım, ben yeni doğan çetesine değil kazanacağım paraya bakarım” derken ya siz hissediyorsunuz?

 

Anayasada güvence altındaki Sosyal Güvenlik Hakkınızı gasp etmişler.  

Emekli aylıklarını artırmamak için “sosyal güvenlik açıkları büyüyor, EYT bütçenin dengelerini bozdu” diyorlar. Oysa devletin kendi rakamlarına göre son 10 yılda devlet bütçesinden sosyal güvenliği her yıl daha az ödenek ayırmışlar.  

Sosyal güvenlik kurumlarını bilerek ve isteyerek batırmak istemişler. Verdikleri emekli aylıklarıyla sizi açlığa ve yokluğa sürüklemişler.

Seçtiğiniz yöneticileriniz “ ne zaman öleceksiniz” der gibi sizin gözlerinize bakıyorlar. 

 

Seçtiğiniz yöneticiler sizi sömürebildikleri sürece sizin sürünmenizi,  sömüremedikleri zaman da ölmenizi isterler.  Bunun en gaddar ve karanlık temsilcileri tarafından yönetiliyorsunuz.

Seçtiğiniz yöneticiler size karşı bunları hissederken ya siz ne hissediyorsunuz?

 

 

 

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER