Necati Gündüz Hocanın kaleminden
CENAZE.
(HER NEFİS ÖLÜMÜ TADACAKTIR SONRA DÖNÜŞÜNÜZ BİZE OLACAKTIR)
20 ağustos Pazar akşamı saat 18 i 1 geçe annem hakka yürüdü. Allah kendisine ve ölmüş tüm anne ve babalara rahmet eylesin. sevgi, emek, fedakarlık, gibi kavramlar bile anneyi tarif etmekte aciz kalır. Mesela bütün insanlar tarafından dışlanmış veya değersizleştirilmiş olsanız bile, annenizin değerlisisiniz. Bir evlat fiziksel eksikliklerinden dolayı toplum tarafından eksik görülebilir ama o annesinin güzelidir birtanesidir. Herhangi biri bir suç işlerken suçüstü yakalanabilir, ama o kişi annesinin gözünde hep masumdur, benim oğlum veya kızım böyle bir şey yapmaz diyecek ilk kişi annesidir. Yeri gelince yemez yedirir, giymez giydirir ve beklediği tek karşılık, çocuğunun yüzündeki memnuniyet ifadesi ve tebessümüdür. Allah hiçbir anneyi evlat acısı ve yoklukla sınamasın. Anne yi tarif etmek için bu kısa satır ve ifadeler elbette ki yeterli değil, hatta anne kavramının yanında denizde damla boyutundar.
Yazımın başlığı ‘’ CENAZE’’ kimseyi onun kadar sevmediğim, hiç kimseyi onun yerine koyamadığım ve bu yaşıma rağmen gözünde ve yüreğinde çocuk kaldığım annem bir anda ‘’CENAZE’’ oluverdi. Cenazede bulunan hiç kimse filanın annesi diye hitap etmedi, ismi ile de hitap eden olmadı, annemin içinde olduğu tabut’u omuzlara alırken hoca okuduktan sonra ‘’CENAZE’’ yi kaldırın dedi. Cenaze namazı kılınmaya gelindiğinde ‘’CENAZE’’ namazına buyrun denildi. Namaz bitince ‘’CENAZE’’ yi mezara götürün denildi. Ben ve iki kardeşim annemi ebedi istirahatgahına yerleştirmek için mezara indiğimizde ‘’CENAZE’’ yi verin denildi. Kollarımıza alıp toprağa yerleştirdiğimiz annemiz idi ama orda bulunan herkes için ‘’CENAZE’’ idi. Rabbim kendisinin ve bütün annelerin mekanını cennet eylesin.
İnsanoğlu hırslarına yenilmediği müddetçe insandır. Kadın, erkek, güzel, çirkin, doktor, mühendis, general, bilim adamı, devlet başkanı, fikir adamı, mucit, müdür, müsteşar, vali, kaymakam, yazar, sanatçı, zengin, fakir, akıllı, akılsız vb. herşey olabiliriz ve ismimiz, etiketimiz, ünvanımız ne olursa olsun sonunda aynı isimle ‘’CENAZE’’ diye çağrılacağız. Nasıl ki doğduğumuzda istisnasız hepimiz bebek idi isek öldüğümüzde de hepimiz ‘’CENAZE’’ olacağız. Yani sosyal konumumuz, kimliğimiz, haiz olduğumuz zenginlik vb. ne olursa olsun bizi bu ünvandan kurtaramayacaktır.
Çalışıp üretirken ürettiklerini kendisinin tüketip tüketmeyeceğine bakmamalı insan, ama birgün ‘’CENAZE’’ olacağını ve kendisini bir dönüşün beklediğini unutmadan hayatını düzenlemesi en büyük düsturu olmalıdır. Dünya hayatı, hırslara ve egolara mağlup olacak, ve bu yüzden kendine ve çevresindeki insanlara huzursuzluk verip acı çektirecek kadar uzun değildir. Hayattan umduğumuz güzellikleri hırslarımızdan dolayı erteleyip durursak, pişman oluruz, ama pişmanlığımızı da göremeyiz, çünkü kimse ne zaman ‘’CENAZE’’ olacağını bilemez. ‘’CENAZE’’ olduktan sonra da ne tatil yapabilir, ne dinlenebilir, ne hayalini kurduğu yaşantıyı yaşayabilir, ne ihmal ettiği sevdiklerine vakit ayırabilir ne de farkında olduğu halde ‘’sonra düzeltirim’’ dediği eksikliklerini tamamlayabilir.
Allah’a olan kulluk görevlerimizi unutmadan, Zamanında şükür edelim, zamanında özür dileyelim, zamanında gülümseyelim, zamında ağlayalım , zamanında çalışalım, zamanında dinlenelim, zamanında sevdiklerimize zaman ayıralım, zamanında küslüklerimizi bitirelim, zamanında hasta ziyaretlerine gidelim, gücümüzün yettiği yardımı zamanında yapalım, bizden umudu olanların umutlarını kırmayalım. Çünkü herşeyi zamanında yapmak erdemdir.
Lübnan’ın en zengin adamı Eymen Bistani, Beyrutu en iyi noktadan gören hakim bir tepede kendisine görkemli bir mezar yaptı, oraya gömülmeyi vasiyet etti. İlahi irade farklı tecelli etti, özel uçağı denize düştü. Milyonlara mal olan aramalar sonunda uçağı bulundu ama cesedine ulaşılamadı…
Lord Teshlid İngiltere’nin en zengin adamlarındandı, zaman zaman devlete bile borç veriyordu. Malikanesinde oldukça büyük ve korunaklı bir odayı Servet kasası olarak kullanıyordu. Birgün hazinesine girdi ve yanlışlıkla kapıyı üstüne kapattı. Oda çok özel inşa edildiği için, ne kadar bağırıp çağırdıysa, yardım istediyse de sesini kimseye duyuramadı. Zaman zaman eve gelmediği için, evdekiler arama ihtiyacı hissetmedi. Günler sonra cesedi bulunan Lord, bir şekilde parmağını kesmiş ve kanıyla şu cümleyi yazmıştı: “Dünyanın en zengin insanı, açlıktan ve susuzluktan ölüyor!”
Selam ve dua ile.