Allahın son peygamberi Hz. Muhammed’in (sav) rihletinden hemen sonra başlayan geri dönüş hızını yitirmeden devam ediyor. Ta o zamanlarda başlayan iktidar, rant ve makam kavgaları, muhammedi dini hiçe sayarak ve ebu bilmem kimlere, her zamanın muktedirleri tarafından yazdırılan yalan yanlış hadisleri ışığında gittikçe çirkinleşerek devam ediyor. Günümüze yansımalarını da hayret ve ibretle müşahede etmekteyiz.
Gem o kadar azıya alındı ki, siyasi liderlerine allah’ın bütün vasıflarını yakıştıranlardan tutunda, ümmeti olduklarını söyledikleri peygamberin (ben bana ne olacağını bilmiyorum) demesine rağmen, falan tarikatın filanca kolundan olursan cennet cepte diyen müşriklere, (yani bağlı olduğu tarikatın dahi sadece kendi kolundan olanlar cennetlik gerisi cehennemlik oluyor) ve oradan da ahiret gününde bu seçimlerden sorulacaksınız diyen bakan a kadar geldik. (buraya yedikleri herzeleri ve şirk dolu söylemlerinin hepsini yazmaya kalkarsak roman olur) kısaca değiniyorum….
Ama şu notu da şuraya koyalım. Allah c.c. derki:
Allah, kendisine ortak koşulmasını (şirk’İ) affetmez ama bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. Allah’a şirk koşan, dönüşü olmayan bir sapıklığa dalıp gitmiştir. Nisa 116. Ayet. Allah’tan başka ilah olduğuna inanmak , Yüce Allah’ın sorabileceği soruları sormak, herhangi birine veya şeye Allah’ın vasıflarını atfetmek, Allah böyle istiyor veya böyle yapardı deyip Allah’a iftira etmek, Allahı bir siyasi görüşe veya partiye taraftar saymak, herhangi bir insanı inancından veya fikirlerinden dolayı katletmek Allaha şirktir. Sonu da ayette olduğu gibi (dönüşü olmayan bir sapıklıktır).
Söz konusu bu teamül hz.peygemberin rihletinden sonra başlayan teamülün ta kendisidir. Bu teamül ilk dört halifeyi katleden teamülün ta kendisidir. Bu teamül hz. peygamberin ciğer parelerini katleden yezitlerin teamülüdür. Bu teamül giyiminden dolayı öldürülen İranlı mehsa emini yi öldüren teamülün ta kendisidir.
Türkiye deki tarikatların ve siyasi İslamcıların (türk kadınlarının önemli bir bölümünün yardımı ile) türk kadınını getirmek istediği nokta, İranlı mehsa emini nin geldiği ve öldüğü noktadır. Çünkü gülmenin bile haram sayıldığı. Kadınların da toplumsal hayatın dışında tutulup kocasına itaat eden ama ortalıkta görünmeyen bir canlı türüne dönüştürüldüğü, kimsenin iyi bir eğitim almasına gerek olmadığı, sanatın, edebiyatın, felsefenin, bilimin olmadığı, erkeğin temel vazifesinin eve ekmek getirmek olduğu, her emredileni sorgulamadan yaptığı bir ülke yaratmak istiyorlar. Zaten ve ancak bu şekilde bu halkın sırtına binmeye devam eder, ve kendileri lüks villalarda oturup, lüks ciplerle fink atarken fakire yoksula şükretmeyi öğretmeye devam ederler.
İşin garibi ! her söylemlerinde laiklikten cumhuriyetten, eğitimin, bilimin ve sanatın öneminden dem vuran bazı siyasi partiler ve liderler. Bu söylemlerin tam tersini hayata geçirmeye çalışan bu oluşumlar ile dirsek temasından bir türlü vazgeçmiyor. Evrensel insan haklarından bahseden bu zevat kadının taşlanarak öldürülmesi gerektiğini söyleyen bu oluşumlara karşı tek bir kelam etmiyor. Kavga etsinler hakaret etsinler demiyoruz ama övmesinler ve araya mesafe koysunlar ki herkesin yeri belli olsun.
Unutmayın ki bugün yücelttiğiniz birini yarın yererseniz size inanacak kimseyi bulamazsınız. Bunların din anlayışının yanlış olduğunu, herkesin bu yanlış anlayıştan uzak durması gerektiğini, bu tarikatların hem insanların hayatını hem de ülkemizi cehenneme dönüştürmeye çalışan yapılar olduğuna insanları ikna edemezsiniz. Hani bir laf vardır (bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim diye).!!!! Bu tür siyaset anlayışının toplumda bir karşılığı olmadığını öğrenmenizin zamanı geldi geçiyor. Çokça örnek verilebilir gerisini siz getirin…………