İster üstün zekalı isterse normal zekalı olsun çocuğunuz okulda başarısız olabilir. Peki neden? Bunun birçok nedeni var.
Tüm Üstün Zekalılar Derneği (TÜZDER) tarafından düzenlenen “5. Dahiler ve Üstün Zekalılar Günü” etkinliğinde konuşan İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Oya Özkardeş, okulda başarısızlığın yedi nedenini şöyle açıkladı:
ALT KÜLTÜR PROBLEMLERİ
“Ailenin pek çok özelliği çocuğun okulda başarısız olmasına neden olabiliyor. Bunlardan bir tanesi sosyo-kültürel faktörler, azınlık öğrencileri. Bizim ülkemizde büyüyen bir problem. Çok fazla göç alıyoruz. Bunlarla ilgili etkili yardımların çok fazla yapıldığını söylemek mümkün değil. Doğu’da olan çocuklar var. Buradaki sosyal değerlerin farklı olması akademik başarısızlığı nasıl etkiliyor? Eğer ailenin ajandasında öğrenme ya da okul başarışı çok önemli değilse okuldan beklentisi bu yolda olmuyor, çocuğu başka yönde destekleyebiliyor.
AİLENİN EĞİTİM DÜZEYİ
Ailenin kültürel düzeyi yükseldikçe okuldaki başarısızlıkla ilgili nedenler de farklılaşmaya başlıyor. Ailenin beklentisi ne kadar yüksekse başarı talebi o kadar fazla oluyor. Bu çocuğun sosyal anlamda çok fazla baskı hissetmesine neden oluyor ya da ailenin sosyo-kültürel düzeyi düştükçe aile çocuğun öğrenip öğrenmemesiyle çok fazla ilgilenmediği için bu sefer de baskı oluyor.
Yapılan araştırmalarda özellikle babanın otoriter ve katı bir disiplin anlayışının olması çocuklardaki akademik başarısızlıkla ilişkili bir özellik olarak bulunmuş. Genellikle baskıcı anne baba tutumu ya da gevşek anne baba tutumu başarıyı olumsuz yönde etkiliyor.
Yalnız burada yine araştırmaların henüz cevap vermediği bir soru var. Biz şöyle bir şey diyoruz. Anne baba tutumları içinde demokratik anne baba tutumu, çocuğa özgürlük veren anne baba tutumu çocuklar için en uygun olanı. Ama öyle çocuklar var ki, çocuğa demokratik bir tutumla yaklaştığınızda öz düzenleme başarısı ya da sorumluluk almakla ilgili görevi çok olduğu için bu yaklaşım çocuklara yaramıyor. Dolayısıyla bazı aileler sorun çıkmasın diye bazen bilinçsiz olarak daha otoriter ortamları bu çocuklara sunabiliyorlar. Hep tek yönlü bir ilişki yok. Ailenin ve çocuğun özelliklerinin birbirini nasıl etkilediğine bakacağız.
ARKADAŞ İLİŞKİLERİ
Genellikle ergenlik döneminde akran baskısı başarısızlığı tetikleyen önemli nedenlerden biri oluyor. Çocuğun seçtiği akran grubunun özelliği okula devamı ve başarıyı da etkileyebiliyor. Dahil olduğu grubun özellikleri etkileyebiliyor. Bazı çocuklarda tersine zayıf akran ilişkisi, yeterince akranıyla ilişkisinin olmaması çocuğu başarısızlığa uğratabiliyor.
MOTİVASYONLARINI KAYBEDİLDİĞİ YER: OKUL
Okula geldiğimizde bugün birçok araştırmacı özellikle üstün yetenekli çocukların ilgilerini ve motivasyonlarını kaybettiği yer olarak sunuyor. Bu bizim açımızdan trajik bir durum. Biz ne yapıyoruz da okul öncesinde meraklı, araştırmaya istekli çocukları meraksız öğrenme konusundan kaçan çocuklar ve hatta genç yetişkinler haline getiriyoruz. Bu sadece ilkokul için değil, üniversite için de geçerli.
Üstün olup okulda başarısız olan çocuklardan yaklaşık yüzde 75’i okulu sevmiyor.
ÖĞRETMENİN YETERLİ OLAMAMASI
Biz diyoruz ki okul sistemiyle ilgili problemler bunlar ama öğretmen yeterliliğinden bahsettiğimiz zaman öğretmen yetiştirme politikanıza geliyorsunuz. Orada hepimizin çok iyi bildiği örnekler var. Bir gecede öğretmen olan öğretmenler var. Başka alanlardan gelip bir aylık formasyonlarla öğretmen olan arkadaşlar var. …Araştırmacılar bugün hangi öğretmene yeterli bir öğretmen dediğimizin üç tane kriteri olduğunu söylüyor. Birincisi öğretmenin alan bilgisi yeterli mi, ikincisi sınıf yönetimi bilgisi yeterli mi, bunu etkin bir şekilde kullanıyor mu ve etkili iletişim becerilerini yeterince kullanıyor mu, üçüncüsü ve en önemlisi farklı gelişen öğrenme karakteri olan çocukların özelliklerinden haberdar mı? Eğer bunu yapıyorsa öğretmen sınıfta yeterli bir öğretmen olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla okul dediğimiz zaman sınıfın ikliminin nasıl olduğundan düşünün verilen ödevlere kadar bir dizi sorunun başarısızlığa yol açması mümkün. Hele de şimdi özel yetenekli çocuklar eğer karma sınıftaysa, bazı ödevler çok tekrarlayıcı olduğu için o çocuğa çok sıkıcı gelebiliyor ondan sonra o çocuklar ödev yapmayı bırakabiliyor. Biz öğretmene sınıfta bu çocuk problemli dediğimizde, buradaki sorun ne, ben ne yapıyorum da bu çocuğun başarısızlığını tetikliyorum diye bakmıyor. Ya da aile şuna bakmıyor: Ben ne yapıyorum da bu çocuğun başarısız olmasına neden oluyorum? Biz bunlardan önce çocuğa bakıyoruz. Hâlbuki bütün bunları ekarte ettikten sonra çocuğa bakmamız gerekiyor.
KIZLARLA ERKEKLER ARASINDAKİ FARKLILIKLAR
Cinsiyetle ilgili özelliklere baktığımız zaman iki kategoriden bahsetmemiz mümkün. Birincisi kızlarla erkekler arasındaki farklılıklar. Erkekler genellikle sıkıldıkları zaman ya da bir şeyden koptukları zaman daha saldırgan olma eğilimindeler. Kızlarsa daha kapanma daha depresif olma gibi bir eğilimdeler. Dolayısıyla genellikle bu nedenden dolayı başarısızlıklara baktığımızda üstün yetenekli çocukların akademik anlamda başarısız olanları hangilerinden dediğimiz zaman erkekler daha fazlaymış gibi görünüyor. Çünkü üstün yetenekli olan erkek çocuklar sınıfta problem üretiyor. Öğretmenin daha çok dikkatini çekiyor ailenin de. Bir de toplumun kız ve erkeğe yüklediği roller var. Erkeklerden genellikle başarılı olmasını, iyi bir iş sahibi olmasını bekliyoruz. O çocukların başarısızlıkları daha çok gözümüze çarpıyor. Ama Türkiye’de hala eğitimde kızlara fırsat eşitliğinden bahsediyoruz. Çok yetenekli olup harcanan pek çok köy kızı olduğunu biliyoruz. O kişiler kendi kendilerini geliştirerek birtakım şeyler yapmaya çalışıyorlar. Fakat eğitim açısından baktığımızda ilkokul terk oluyorlar.
DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI
Davranış bozuklukları ve karşı gelme bozuklukları bir başka sorun. Özellikle yüksek fonksiyonlu aspergerler üstün zekalı çocuklarda çok sıklıkla karşılaştığımız bir grup. Bütün bunlar akademik başarısızlıkları ve genel olarak da eğer uygun müdahaleler yapılmazsa teorik başarısızlıklara yol açabilecek şeyler. Burada şöyle bir şeye dikkat etmemiz lazım. Bu çocukları değerlendirirken, tanılarken iki kere dikkatli olmamız gerekiyor.
Bir örnekle anlatayım. Yıllar önce bir aile geldi, çok iyi hatırlıyorum çocuğun zekası üstün. Okulda bir başarı problemi var ve genel olarak da dağınıklık, davranışlarını organize edememe, yeterince çalışma alışkanlıkları kazanamamış bir çocuk. Danışma merkezine gidiyorlar, uzman diyor ki, sizin çocuğunuzun hiçbir şeyi yok. Çocuğunuz bir Ferrari ama Wolksvagen gibi hareket ediyor. Problemi yok diyor. Sordunuz mu eğer Ferrari idiyse neden Wolksvagen gibi? Buraya çok dikkat etmemiz gerekiyor.”
BİR ÇOCUĞU BÜTÜNCÜL OLARAK TANIMAK
TÜZDER Genel Müdürü Tunahan Coşkun ise en önemli konulardan birinin üstün zekalı çocuğun tespiti olduğunu ve bu tespitin de sadece salt bir IQ testi ile olmaması gerektiğini söyledi. Bireyi Bütüncül Tanıma (BBT) programının önemini anlatan Coşkun, “Çocuğun IQ testinin yanında fiziksel, duygusal, sosyal, ruhsal ve sıra dışı düşünme potansiyelinin de ölçülmesi önemlidir” dedi. Coşkun, ikinci aşamada ise bu çocukların eğitim aldığı okullardaki öğretmenlerin eğitimlerinin yani eğitici eğitimlerinin önemini vurguladı. Bu eğitimler; Zeka ve Akıl Oyunları Eğitici Eğitimi, Zihin Haritaları ve Hafıza Teknikleri Eğitici Eğitimi, Anlayarak Hızlı Okuma Teknikleri Eğitici Eğitimi.