Cumhuriyet Halk Partisi Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, Hatay’ın ilçelerindeki muhtelif sorunlar hakkında yazılı bir basın açıklamasında bulundu.
OKULLARDAKİ UYUŞTURUCU TEHLİKESİNE KARŞI ÖNLEMLER ARTIRILMALI
Türkiye’de ciddi bir uyuşturucu sorunu bulunduğunu ve bunun geniş biçimde tartışıldığını hatırlatan Kara, “Çeşitli etkenlerden dolayı, ne yazık ki, toplumun hemen her kesiminde uyuşturucu madde kullanımının yaygınlaştığı görülüyor. Geçtiğimiz yıllarda bir ‘bonzai salgını’ yaşadığımız, özellikle gençlerimizin bu uyuşturucu nedeniyle yaşamını yitirdiği, ailelerin maddi ve manevi kayıplara uğradığı bir vakıadır. Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığının yıllık olarak yayımladığı ‘Türkiye Uyuşturucu Raporu’ mevcut. Bu raporun 2024 yılını kapsayan güncel verilerinin çizdiği tablo, açık biçimde, uyuşturucu konusunda kötüye gidişi gösterir: 2023 yılında 99 bin kilo esrar, 21 bin kilo metamfetamin, 11 bin kilo eroin, 157 milyon kök kenevir ve 2 bin 500 kilo kokain yakalandığı; bu miktarların da genel bir eğilim olarak yıldan yıla arttığı görülüyor. Hatay’da da bu konuda bir kötüye gidiş var. Özellikle Kumlu, Reyhanlı gibi, sınır hattı üzerinde bulunan ilçelerimizde uyuşturucu kullanımı o kadar yaygınlaştı ki okul bahçelerine kadar ulaştı. Biz, bu hafta, meclisteki konuşma hakkımızı bu sorunun Reyhanlı’daki tezahürlerine ayırdık. Reyhanlı’da, Cüdeyde Mahallesi’nde TOKİ Abdülkadir İşcan İlk ve Ortaokulu bu sorunun en şedit ve yakıcı biçimde hissedildiği yerlerden birisi. Okul idaresi ve öğretmenler, okul çevresinde uyuşturucu, alkol ve cinsel içerikli materyal kullanımını önleyemediklerini; öğrenciler arasında dahi uyuşturucu kullanımının görüldüğünü, can güvenliğinin sağlanamadığını bildiriyor. Okuldaki güvenlik yoksunluğu nedeniyle cinsel istismar ve şiddet vakaları yaşandığı, 14 yaşında bir kız öğrencinin uğradığı istismar nedeniyle ciddi biçimde yaralandığı kayıtlara geçmiştir. Reyhanlı’daki bu olay, bir istisna değildir; sadece Reyhanlı ve Hatay’la da sınırlı bir durum değildir. Eğitim-öğretim sürecini, fiziksel koşullar yeterli olmaksızın sürdürmek imkansızdır. Gençlerin ve çocukların alkol ve uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklardan korunması ise Anayasa’nın devlete yüklediği bir sorumluluktur. Bu nedenle öncelikle Reyhanlı’daki ve Hatay’daki resmi kurumlar, okullar başta olmak üzere, uyuşturucu sorununa daha ciddi biçimde yaklaşmalı, özellikle gençlerde uyuşturucu kullanımını önlemek üzere daha sıkı ve tavizsiz önlemler almalıdırlar” diye konuştu.
YILDIRIM KARA: HASSA’DAKİ ESNAF İKİ YILDIR MAĞDUR
Açıklamasında Hassa ilçesindeki esnaf ve sanayicilerin sorunlarına da değinen Kara, “Hassa, 6 Şubat’tan sonra, coğrafi konumunun da etkisiyle gözden ve gönülden ırak kalan bir ilçemiz olageldi. Özellikle ilk depremin merkez üssüne çok yakın olması sebebiyle ilçe merkezi ve çevre mahallelerinde tahribatın boyutu oldukça büyük oldu. Burada meskun esnaf ve sanayicilerimiz de yetkililere ulaşamamaktan haklı biçimde şikayetçi. Hassa’nın güneyinde, Antakya-Antep karayolu üzerindeki Aktepe mahallemizde bazı saha ziyaretleri gerçekleştirdik. Bu ziyaretlerde, Aktepe’deki ticari ve sınai yaşamın halen aksaklıklarla malul olduğunu gördük. Mahalledeki sanayi, 195 dönümlük geniş, atıkların bertaraf edilmesi için uygun şartları karşılayan bir alan bulunmasına rağmen, tek bir merkeze yığılmış durumda. Bu yoğunluk nedeniyle, sanayi esnafı kapasitesini tam olarak kullanamamakta ve zarara uğramaktadır. Mahalledeki yaklaşık 300 esnafa ev sahipliği yapan çarşının bir kısmı depremde yıkılmıştır. Bu çarşının taşınması için kalan 60-70 tane işletmeye de yerlerini tahliye etmeleri tebliğinde bulunulmuş ancak geçici yer diye gösterilen alanlar, ticari faaliyet için elverişli değil. Burada esnafımızın kooperatifler ve birlikler kurmak yoluyla sesini duyurmaya çalıştığı ancak seçimden seçime vaatlerde bulunulması dışında hiçbir adım atılmadığı anlaşılıyor. İlçelerimizin her biri, eşit oranda ilgiyi hak ediyor. Hatay’ın 15 ilçesini birbirinden ayırmak, birini el üstünde tutarken diğerlerini köşeye süpürmek akıl karı bir davranış olmadığı gibi depremde hasar görmüş işletmelere duyarsız kalmanın da izahı yoktur. Bu konuda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bir önerge verdik. Önergeyi de Hassa’da bir şey yapılıp yapılmadığını da takip edeceğiz. Hassa’daki çiftçilerimizin taleplerinin karşılanması konusunda da beklentilerimiz bulunuyor. Hassa’da zirai faaliyetlerini sürdüren çiftçilerimiz, Tahtaköprü Barajı’nın sularından yeterince yararlanamadıkları için kendi imkanlarıyla, yer altı sularını kullanmak zorunda kaldılar. Bu hem maliyetleri artıran hem de yer altındaki su seviyesini olumsuz yönde etkileyen bir süreç demek. Bu nedenle Devlet Su İşlerinin, Tahtaköprü Barajı ve çevresinde, tarımsal sulama için gereken altyapıyı geliştirmesi gerekiyor. Bunun için DSİ bölge müdürlüklerine dilekçe yazdık; ayrı bir soru önergesiyle de ilgili bakanlığın dikkatini Hassa’daki bu soruna çekmeye çalışacağız” diye konuştu.