Perşembe, Mayıs 22, 2025
No menu items!
Ana SayfaİskenderunÖlümünün 437.yılında anıyoruz.

Ölümünün 437.yılında anıyoruz.

Mimarlar Odası  İskenderun temsilciliği Mimar Sinan’ı ölümünün 437.yılında yayınladığı mesajla andı.

Temsilcilik  mesajında şu görüşlere yer verdi:

“Mimarlar Odası olarak, eşsiz yapıtlarıyla dünya mimarlığına esin kaynağı olan Büyük Usta  Mimar Sinan’ı ölümünün 437.yılında saygıyla anıyoruz.

Mimar Sinan’ın görkemli anıt yapıları, başta İstanbul ve Edirne olmak üzere her bir kentin  siluetini güçlendiren imgeleriyle döneminin sanat ve mimarlık anlayışının ulaştığı doruk  noktasını ortaya koymaktadır. Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’dan Yakındoğu coğrafyasına  ulaşan farklı bölgelerinden getirilen yapı malzemeleri ile ayağa kaldırılan bu yapıtlar, aynı  zamanda döneminin ekonomik ve yönetsel gücünü de ifade etmektedir. Koca Sinan’ın her bir  mimarlık ürünü ayrı ayrı gezildiğinde, incelendiğinde bütün bu görkemin ve yüksek sanatın  yanında hiç şaşmaz bir insan ölçeği de kendini duyumsatır. Bir büyük kubbenin yarım kubbe  ve küçük kubbelerle zemine akışı, revak dizilerinin avlu ve yapı arasında açıktan kapalıya  mekan geçişkenliğini sağlaması yalnızca görsel bir etki oluşturmaz, çok zengin bir mekan  deneyimini de kullanıcısına sunar.

Sinan mimarlığının belki de en önemli özelliği, her bir yapısının “o” yere özgü tasarlanmış  olması ve ”biriciklik” değeri taşımasıdır. Hiçbir yapıtı bir diğerinin kopyası değildir ve  bulunduğu mahalleye de kente de bir imge değeri oluşturur. Bu özgün mimarlık aynı  zamanda döneminde yaşanabilir, kimlikli ve nitelikli mekânları tanımlamıştır.

Mimar Sinan’ın mimarlığı çağdaş dünya tarafından takdirle karşılanmakta ve “üstün evrensel  değer”i ortaya konularak UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne taşınmaktadır.

Süleymaniye ve Selimiye külliyeleri “insanın yaratıcı dehasının başyapıtları” ve “insanlık  tarihinde dikkat çekici bir aşamanın seçkin örnekleri” tanımlamasıyla bu Liste’de yer  almaktadır.

Cumhuriyet devrimi ile kurulan genç Türkiye’nin modernleşme sürecinde kültür varlıklarının  korunması da bir gereklilik olarak görülmüş ve Mustafa Kemal Atatürk’ün 1931’de Konya’dan

yazdığı telgrafında eski eserlerin bir an önce onarımını istemesi, bu yaklaşımı ortaya  koymuştur. Mimar Ali Saim Ülgen’in yine Gazi’nin isteği ile tüm Türkiye’deki Mimar Sinan’ın  yapılarını belgelemesi, genç Cumhuriyet’in kendi kültüründen yoğrulan çağdaşlaşma  çabasını göstermektedir.

Koca Sinan’ın yapıtları bize; öznesi insan ve sanat olan, özgün kültür geliştiren, kente değer  katan bir mimarlığı öğretmektedir. Cumhuriyet’in kurucu ideası; kültürün modernite ile  buluştuğu, geçmişiyle barışık, bilimi esas alan, çağdaş ve özgür yaşamı göstermektedir.

Türkiye’nin yapı taşlarını oluşturan bütün bu büyük birikime karşın on yıllardır bilimi yok  sayan rant odaklı politikalar nedeniyle plansız programsız büyütülen kentlerimizde, bir aidiyet  duyusu oluşturmayan kimliksiz yapılarla donatılmış geniş yerleşim alanlarında toplum, yerel  kültüre yabancılaşmış tek düze bir yaşam pratiğine zorlanmaktadır. Çok acı bir biçimde  yaşadığımız 6 Şubat Kahramanmaraş ve 20 Şubat Hatay-Samandağ depremleri güneydoğu  coğrafyamızı yerle bir ederken, ülkenin farklı yerlerinde yaşanan büyük yangınlar, seller,  maden kazaları gibi her türlü doğal ya da insan kaynaklı afetler, yapılı ve doğal çevreyi yok  etmekte, büyük can kayıplarına neden olmaktadır.

Afetler sonrası yine plansız programsız yükselen yeni yapılaşmalar, rantla sarmalanmış  plansızlık zihniyetinin devam ettiğini ortaya koymakta; afetler bahane edilerek çıkartılan yeni  yasal düzenlemelerde, mimarlık hizmetlerinin tanımlanmasında “mimar”ın ve “mimarlık”ın yok  sayıldığı imar politikaları tekrar tekrar karşımıza çıkmaktadır.

Özellikle Hatay İlimiz başta olmak üzere bütün deprem illerinde kent merkezlerinin plansız,  programsız sadece barınma ihtiyacını karşılamak üzere hızlıca yapılaşması özgün kent  kimliğimizin yok olmasına, sosyal, ekonomik ve toplumsal yapımızın bozulmasına yol  açmaktadır. Mimarı ve Mimarlık birikimini yok sayan TOKİ tarafından hazırlanan tek tip  projeler kentlerimizi aynılaştırarak kent belleğini ve kent hafızasında yer alan mekanları  ortadan kaldırmakta, geleneklerimizi ve yaşam alışkanlıklarımızı yok etmektedir.

Mimarın ve mimarlığın yaratıcı süreç ve uygulama sırasında karşılaştığı yıpratıcı ve  dönüştürücü ortamda; tüm zorlu koşullara karşın Mimar Sinan’ın mimarlığının öncüllerinden  ardıllarına her bir kültür varlığımızın anlamının, değerinin bilincinde olarak; tarihi  yerleşimlerimizden çağdaş yaşam alanlarımıza tüm kentlerimizin özgün kimliğini sürdüren,  sağlıklı ve güvenli yapılı çevrelere dönüşmesi; insan onuruna yaraşır yaşanabilir yerleşimler  olabilmesi için mesleki mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.

Mimar Sinan’ı kültürümüze ve uygarlık tarihine yapmış olduğu katkıları nedeniyle saygıyla  anarken, O’nun insanı önceleyen mimarlığının izinde olarak, TMMOB Mimarlar Odası 29  şubesi ile birlikte Türkiye’nin her yerinde, bilimi önceleyen, kamu yararını gözeten insan  odaklı tutumunu kararlılıkla sürdürecektir.”

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER