Hatay Barosu Yönetimi, üç gün önce Samandağ ilçesinde yaşanan ve bir gencin “DUR” ihtarına uymadığı gerekçesiyle polis kurşunuyla öldürülmesi olayında, yargının tutuklama yerine “Adli Kontrolle Serbest” kararı vermesinin toplumdaki kaygıyı artırdığını savundu.
Baro açıklamasında, polise verilen geniş yetkilerin ‘iletişim kazalarını artırdığı’ görüşü de dile getirildi. Hatay Barosu Yönetimi adına Başkan Av. Ekrem Dönmez imzalı açıklamada, kamuoyuna yansıyan bilgilere göre, ilimiz Samandağ ilçesinde üç gün önce polisin ‘dur’ ihtarına uymadığı için açılan ateş sonucu Güven Oğurol isimli yurttaşımızın hayatını kaybettiği hatırlatıldı ve şöyle denildi:
“Yaşam hakkı, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ekli protokollerle güvence altına alınmış, devletin koruma ve güvence altında tuttuğu en temel insan temel hak ve hürriyetlerinden biridir. Bundan dört yıl önce yaşanan bir olayla ilgili olarak, Yüksekova Kaymakamı, bunu ‘normal bir asayiş olayının iletişim kazası sonucu istenmeyen yerlere gittiği’ şeklinde ifade etmişti.
Ne yazık ki; yasalaşan ‘İç Güvenlik Paketi’ ile beraber polisin kullandığı yetkileri genişleten düzenlemenin Güven Oğurol gibi yurttaşlarımızın bu gibi bilinçli iletişim kazalarını çoğaltacağı, ‘İç Güvenlik Paketi’ ile birlikte polis ve jandarmaya verilen yetkilerin toplumsal huzuru bozacağı, hukuka olan inancı yitirecek şekilde orantısız ve denetimsiz bir biçimde arttırıldığı, yargının devre dışı kalacağı, polis devleti olgusunu meşrulaştırdığı, Yargı yetkisinin polise, idareye, yürütmeye verildiği, hak ve özgürlüklerin kazanımı için insanlık tarihinin yaşadığı tüm acıların hiçe sayıldığı tehlikesine dikkat çekmiştik.
Ülke olarak yaşadığımız olağan dışı gergin bir ortamda, Samandağ ilçemizde yaşanan öldürme olayı ile toplumda doğan bir infial hali mevcutken ve Güven Oğurol’un yaşamını yitirdiği olayın içeriği ve sebebi ile ilgili kamuoyuna yetkili ağızlar tarafından bir açıklama yapılmamışken, Güven Oğurol’un yaşamını yitirmesine yol açan polis memurlarının daha 24 geçmeden, tutuklamaya sevkleri dahi gerekli görülmeden, adli kontrol ile serbest bırakılmaları vatandaşlarımızın kaygısını arttırmıştır.
Bir trafik kazasında bile infial olgusu gözetilirken, ruhsatsız silah taşınmasında bile bu tür suçlar toplamda artmasın diye tutuklama tedbirine başvurulurken, bir basın açıklamasında bile 14 günlük gözaltı süreleri ile gözaltı uygulanırken, herhangi bir asayiş olayında bile gözaltındaki kişiye ulaşılamazken, kişinin yaşamını yitirmesine yol açan bir olayın delillerinin bile ne şekilde toplandığı, toplanıp toplanmadığı belirsizken, delil de toplama alanında olan failler hakkındaki adli kontrol kararı infial halini daha da arttırmıştır.”
Hatay Barosu açıklamasında, yargı alanının failin kim olduğu ile mağdurun kim olduğu ile ilgilenmediği görüşüne yer verildi ve şöyle devam edildi:
“Adaletin şeklen dahi sağlanması beklenir ve yürütmenin emrinde yargı görüntüsü de vermemek gerekir. Ne yazık ki izlendiği ve gözlendiği kadar, her devlet kurumunda ve her yetkiyi kullananda bir keyfiyet ve yurttaşın değersizleştiği bir hal almış başını gitmiştir. Eğer bu da bir iletişim kazası olarak adlandırılmış ise, bu gibi iletişim kazalarını da takip edeceğiz.
Hukuk Devleti’nde her bireyin kendini hukuki güvenlik içinde hissedeceği bir anlayış kurulana; kamu görevi görenler keyfiyeti, hukuksuzluğu tekrar etmeyecek şekilde hukuki ve fiili cezasızlık olgusu yok olana kadar Avukatlık Kanunu’nun Barolara yüklediği görevler olan Hukuk Devleti, Hukukun Üstünlüğü ve İnsan Haklarının sağlanması için bu olayın peşinde olacağız.” –