Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berkant Ödemiş, Samandağ Milleyha’nın insan eliyle bilerek ve bilinçli olarak yok edilmeye çalışıldığını söyledi.
Prof. Dr. Berkant Ödemiş, Antakya Doğa Sanat ve Turizm Derneği Başkanı Botanik Uzmanı Dr. Samim Kayıkçı, Samandağ belediyesi Meclis Üyesi Sinem Kayıkçı; Samandağ Milleyha sulak alanında incelemede bulunarak konuyla ilgili açıklamada bulundu. Mustafa Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berkant Ödemiş; sayısız ekolojik zenginliği barındıran bu alanın korunması doğaya ve siyasal sorunlara duyarlı Samandağ Halkının görevi olduğunu belirterek çok önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Ödemiş, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi.
“Doğayla savaş halindeyiz. Kazanırsak kaybedeceğiz!”
Sulak alanlar, doğal veya suni, daima veya geçici suyu akan ya da durgun, tatlı, acı veya tuzlu, gelgit bölgelerinde suların çekildiği dönemlerde su seviyesi altı metreyi aşmayan deniz kesimlerini de kapsayan, (bütün) bataklık, turba ve suyla kaplı alanlar olarak tanımlanır. Sulak Alanlar, tropik ormanlardan sonra birim alandaki organik madde üretimi ve canlı sisteme verdiği destek açısından biyolojik çeşitliliğin en yüksek olduğu ekosistemlerdir. Pek çok tür ve çeşitteki canlılar için uygun beslenme, üreme ve barınma ortamı olan sulak alanlar, yalnız bulundukları ülkenin değil, tüm dünyanın doğal zenginlik müzeleri olarak kabul edilirler. Yakın çevresinde yaşayan halkın yaşamında önemli yer tutan, bölge ve ülke ekonomisine katkılar sağlayan sulak alanlar; doğal dengenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması yönünden de diğer ekosistemler içinde önemli ve farklı bir yere sahiptirler.
Kuşların göç yolları üzerindeki sulak alanlar her yıl milyonlarca su kuşuna ev sahipliği yapar. Bununla birlikte ekolojik sürekliliğin sağlanmasında sulak alanlar çok önemli bir faydaya sahiptir. Sulak alanlar: yeraltı suyu depolanması ve deşarjı, taşkın kontrolü, taban suyunun dengelenmesi, tortu ve zehirli maddelerini alıkoyması ve besin maddelerini kullanarak suyu temizlemeleri, yeryüzünün en önemli genetik rezervuarları olması, yüksek bir ekonomik değere sahip olup, bölge ve ülke ekonomisine katkı sağlamaları gibi çok önemli faydalara sahiptir. Sulak alanların değeri ve bölge ekonomisine ve çevreye katkıları konusunda binlerce araştırma yapılmıştır. Örneğin İngiltere’de yapılan bir araştırma sulak alanlardaki üretimin işlev ve değerinin yıllık 20 bin dolar/ha olduğunu göstermektedir. Bunun en iyi ispatı da dünya tarım alanlarının yalnızca %16’sını oluşturmasına karşın dünya gıda üretiminin yaklaşık %40’ını sulak alanların (çeltik, balık, vb.) karşılaması olarak gösterilebilir.
Dünya genelinde 7-9 milyon km2 sulak alan bulunmakta ve bu değer kara alanlarının %4-6’sına karşılık gelmektedir. Yaklaşık 2,5 milyon hektar sulak alana sahip olan Türkiye son 50 yılda 1 milyon 300 bin hektarlık sulak alanını kaybederek bir sulak alan mezarlığına döndü. 24 Eğirdir Gölü veya 3 Van Gölü ya da Marmara Denizi kadar alanı ya aşırı su kullanımı nedeniyle ya kirlenme nedeniyle ya da iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri nedeniyle kaybettik. Bazı sulak alanları ise sudan sebeplerle bizzat biz kuruttuk. Rahmetli Süleyman Demirel’in ‘siyasal hayatımın en büyük hatası’ dediği Amik Gölünü kurutma projesi maalesef onca çabaya emeğe ve masrafa rağmen başarısız oldu. Kaderi ‘Göl’ olan Amik Gölü yine her yıl ortaya çıkmakta, yapılan hatayı yüzümüze vurmakta.
Hatay’ın farklı ilçelerinde çok sayıda sulak alan var. Bir kısmı yukarda saydığımız doğal süreçlerin etkisiyle yok olmayla karşı karşıya iken Amik Gölü örneğinde olduğu gibi bir kısmı da insan eliyle bilerek ve bilinçli olarak yok edilmeye çalışılmakta. Bunlardan biri Milleyha Sulak alanı.
Milleyha sulak alanı yaklaşık 120 ha büyüklüğünde ve biyolojik çeşitlilik açısından bir rezervuar niteliğinde. Çok sayıda kuş türüne ev sahipliği ve göçmen kuşlara konaklama imkânı sunmakta. Milleyha, Amik Gölü sulak alan niteliğini kaybedince Kuzey-Güney hattında uçan göçmen kuşların uğrak noktası haline geldi. Neredeyse her yıl yüzbinlerce kuş bu alanda konaklamakta. Ancak bu alan son zamanlarda yok olmaya zorlanmakta. Kamu yöneticilerinin ve yerel belediyenin kayıtsızlığı, siyasilerin ilgileniyormuş gibi görünmeleri ve toplum bilincinin yetersizliği Milleyha’nın sonunu hazırlıyor.
Milleyha’nın neredeyse ortasına hayvan kesim işletmesi açmak, ortasından yol geçirmek, şehrin moloz yığınlarını dökmek, hayvan otlatarak etrafındaki kıyı kumullarını erozyonla baş başa bırakmak Milleyha’yı öldürüyor. Yapılmak istenen bu sulak alanın doldurularak ilerde yapılaşmaya açılması ise bu beyhude bir çaba. Çünkü zemin özellikleri, toprak yapısı ve sıhhi koşullar (sivrisinek üremesi vs) yaşam için uygun değil. Yukarıda belirttiğim gibi sayısız ekolojik zenginliği barındıran bu alanın korunması doğaya ve siyasal sorunlara duyarlı Samandağ Halkının görevi. Duyarlı, okur-yazarı bu kadar fazla olan bir toplumda bazı insanların kendi bölgesine bu kadar kayıtsız olması ise oldukça düşündürücü.”
SULAK ALANLAR ÇOK HASSAS EKOSİSTEMLERDİR
Antakya Doğa Sanat ve Turizm Derneği Başkanı Botanik Uzmanı Dr. Samim Kayıkçı, Derneğin Milleyha raporunu hatırlatarak şu açıklamayı yaptı:
“Hatay ili toplam 540.300 hektar alan kaplamaktadır. Tüm doğal sulak alanların kapladığı alan 1832,76 hektardır. Milleyha Sulak Alanı, sahip olduğu sazlık alanlar, kamışlık alanlar ve tuzcul bitkilerin oluşturduğu halofitik vejetasyon, kuşlar, kurbağalar, kelebekler ve daha pek çok canlı tarafından korunma, yuvalama ve beslenme alanı olarak kullanılan eşsiz bir ekosistemdir. Alan süzülerek uçan kuşların göç yolu üzerinde bulunmaktadır. Alan göç sırasında kuşların dinlenmeleri ve beslenmeleri için gereklidir.
Alan nesli tehlike altında olan birçok canlı türüne ev sahipliği yapmaktadır. Bu alanı kullanan canlı türlerinin birçoğu başka yerde yaşamlarını sürdüremezler. Alan çok zengin bir biyo çeşitliliğe sahiptir. Yapılan çalışmalarda alanda 50 farklı familyaya ait 249 bitki taksonunun yayılış gösterdiği belirlenmiştir. Kuş türleri açısından zengin olan alanda 62 familyaya ait 284 kuş türü saptanmıştır. Bölgede 6 familyaya ait 24 kelebek türü, 7 memeli, 12 sürüngen ve 3 kurbağa türü gözlenmiştir. Daha sonra yapılacak araştırmalarda bu sayıların artacağı düşünülmektedir. Bununla birlikte alanda böcekler, yumuşakçalar, mantarlar, planktonlar gibi farklı pek çok canlı yaşamaktadır.
Sulak alanlar Şehrimizin yüzölçümünün çok küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Bu alanlardaki ekosistemlerde yaşayan bitki ve hayvan türleri başka bir yerde yaşamlarını sürdüremezler. Bu durum bu alanların korunmasının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Son yıllarda gündemden düşmeyen küresel iklim değişikliği ve bunun etkisiyle dünya ölçeğinde pek çok alanın kuraklaşacağı uyarıları sulak alanların korunmasının önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Dolayısıyla her sulak alan hem insanlar hem de diğer tüm canlılar için hayati önem taşımaktadır.
Bu eşsiz alan üzerinde pek çok insan kaynaklı olumsuz etki bulunmaktadır. Bir yaşam alanı için en büyük tehdit alanın ekolojik karakterinin değiştirilerek yok edilmesidir. Milleyha Sulak Alanı doldurularak kurutulmaktadır. Tarım arazisine dönüştürme, organik ve inorganik atık dökme, alanı ikiye ayıran yol, yapılaşma, aşırı otlatma ve kaçak avcılık alandaki insan kaynaklı olumsuz etkilerdir. Acil önlem alınmaması durumunda insan kaynaklı olumsuz faaliyetler bu eşsiz alanın yok olmasıyla sonuçlanacaktır. Öncelikli olarak alandaki insan kaynaklı olumsuz etkilerin bir an önce sonlandırılması son derece önemlidir.
Kıyı Kanunu’na göre kıyı içerisinde kalan Milleyha Sulak Alanına çöp, moloz ve toprak dökülmesi, hendek açılması, herhangi bir yapı yapılması yasaktır. Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.“
Alanın, konuyla ilgili yasal düzenleme olan “Sulak Alanların Korunması Yönetmeliğinde” belirtildiği gibi T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından “sulak alan” olarak ilan edilmesi alana önemli bir yasal koruma sağlayacaktır. Sulak Alan ilanı sonrasında alanın rehabilite edilmesi gerekmektedir. Sulak Alanlar çok hassas ekosistemlerdir. Dolayısıyla alanın rehabilite edilmesiyle ilgili yapılacak her hangi bir müdahale beklenmedik sonuçlar doğurabilecektir.
Alanda yapılacak küçük ya da büyük her türlü müdahalenin bir bilim kurulunun danışmanlığında yapılması son derece hayati önem taşımaktadır. Kamu kurumları, Sivil Toplum Kuruluşları ve yerel halkın ilgili çalışmaları birlikte yürütmesi, alanın korunması, sürdürülebilir kullanımı ve gelecek nesillere aktarılması açısından son derece önemlidir.”
Hatay Samandağ belediyesi Meclis Üyesi Sinem Kayıkçı; Milleyha sulak alanı için yetkililere çağrıda bulunarak düşüncelerini şöyle aktardı:
“Tabiatın kokusu, çiçeği, böceği, kuşu, ahengi gezegendeki hiçbir siyasi amaca, kitleye, çıkara hizmet ettirilmeyecek kadar hassas ve değerlidir. Üzerinizdeki bütün kimlikleri çıkardığınızda tabiatın eşsiz bir parçası da siz oluyorsunuz, bu varoluş kutsaldır. Milleyha’daki yaşamın kutsallığı gibi. Bu kutsal varlığa sahip çıkmak zorundayız. Bütün dinamikleri ve özellikle bu sahadaki yetkilileri bilime değer vermeye davet ediyorum.”