Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Tıp Fakültesinde görevli Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Tacettin İnandı, bugünkü yönetimle, salgının üstesinden gelinemeyeceğini savundu.
Prof. Dr. İnandı, kovid ile mücadelede bilimsel, akılcı, insan yaşamını önceleyen, temel hak ve özgürlüklere saygılı bir salgın yönetiminin hayata geçirilmese gerektiğini bildirdi.
Prof. Dr. Tacettin İnandı’nın,görüşleri şöyle:
“Sayın Bakan Fahrettin Koca’nın açıklamalarında dikkatimi çeken iki konu var.
Birincisi, salgında ikinci pik, yani zirveyi yaşadığımızı söyledi. Bu bilgi, sahadan gelen bilgilerle de örtüşüyordu aslında. Ama ortada bir de çelişkili durum var. Türkiye salgın eğrisine ve açıklanan rakamlara bakılırsa, henüz ikinci dalga yok ortada. Eğriye göre, birinci dalgadan sonra kontrol altına alınamamış, ama önemli ölçüde de başarı gösterilmiş bir durum var. Yani hemen her şey, neredeyse kontrol altında. Açıklanan rakamlara ve eğriye göre durum bu.
İlk zirve 5138 ile 11 Nisan da idi. 1596 ile ikinci zirve olur mu?
Üstelik zirve, ancak düşüşten sonra ortaya çıkan bir durumdur. Grafiğe bakılırsa, hafif bir yükseliş devam ediyor. Oysa hem Bakan Bey’in söylediklerinden, hem de ülkenin farklı yerlerinden gelen haberlere bakılırsa, durum giderek ağırlaşıyor. Ve bu açıklanan rakamlar ve grafik, bize gerçeği göstermekte çok yetersiz kalıyor. Bu ise salgına karşı alınması gereken önlemlerin alınmamasına, toplumun tehlikenin boyutunu doğru biçimde görememesine neden oluyor. Sonuç olarak, iyi bir salgın yönetimi açısından, açıklanan rakamlar en başından bu yana yetersiz ve yanıltıcı olmaktan öteye gidemiyor.
Bir an önce pandemiye ilişkin rakamların, hastaların, ölenlerin ve testlerin illere dağılımı açıklanmalıdır. Bu, toplumun bilgiye erişim hakkı, sağlık hakkı ile de yakından ilişkilidir. Bir toplumun sağlığını ilgilendiren bilgiler, toplumla paylaşılmak zorundadır.
Bireyin sorumluluğu vardır. Ancak , salgını yönetenlerin sorumluluğu çok daha büyüktür.
Dikkatimi çeken ikinci konu, artan hasta sayılarından, kurallara uymayan insanların sorumlu tutulmasıdır.
Elbette salgınla mücadelede her bir bireyin sorumluluğu vardır. Ancak kamunun, salgını yönetenlerin sorumluluğu çok daha büyüktür. Sorumluluğunu yerine getirmeyen kişilere bunu hatırlatmak ve yerine getirmek kamunun görevidir. Eğitim, denetim, yaptırım gibi araçlar kamunun elindedir.
İyi bir planlama, iyi bir salgın yönetimi, akla bilime dayalı, güven ortamı içerinde açık, toplumun katılımını sağlamış bir yönetim olmadan, insan yaşamını önceleme den bu salgınla mücadelede başarılı olunamaz. Salgın, kontrol altına alınabilir, hem de yaşam sürdürülebilir. Bu, her şeyden önce bir tercih meselesi, bir vizyon meselesidir. Salgın kontrol edilmeden ekonomi de düzeltilemez.
Bir an önce bilimsel, akılcı, insan yaşamını önceleyen, temel hak ve özgürlüklere saygılı bir salgın yönetiminin hayata geçirilmesini talep ediyorum.”