Antakya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ahmet Abdullahoğlu, gazetelerin yaşam kaynaklarından biri olan resmi ilanların kesilmek istenmesinin, sansürün hangi türünden olduğunu sordu.

Türk Basın’ından sansürün kaldırılışının 111. yıldönümü dolayısıyla mesaj yayınlayan Antakya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ahmet Abdullahoğlu, sansürün hiçbir zaman kalkmadığı gibi, siyasi irade resmi ilanlarının kesilmesini gündeme getirerek, başta yerel gazeteleri yok etmek istediğini iddia etti.
Aradan geçen 111 yıla rağmen, Siyasilerin hala sansürü kendilerine ilke edindiklerini iddialarında yer veren Başkan Ahmet Abdullahoğlu, ‘Tarihe bakacak olursak, Türk Basını her zaman demoklasinin kılıcı gibi sansürle yaşatılmıştır. Bunun yanında son zamanlarda yandaş-candaş medyadaki satılmayan kalemlerin makaleleri veya haberleri yayınlanmayarak birer birer kapının önüne konulmaları, sansürün hiç bir zaman kalkmadığını göstermiyor mu?’ değerlendirmesinde bulundu.
111 yıl önce Osmanlı Padişahı Abdulhamit’in 24 Temmuz 1908 yılında Türk Basın’ından sansürü kaldırdığını, oysaki günümüzde Türk Basın’ı 24 Temmuz’u ciddi anlamda bir basın bayramı olarak kutlayamadığına vurgu yapan Ahmet Abdullahoğlu, Sansür’le Basın’ı, susturmanın en kolay yol olduğunun altını çizerken, “Başta icra ilanları olmak üzere, ihale ilanlarının yayınlanmama kararı acaba san sürün hangi çeşidini oluşturuyor? Resmi ilanların kaldırılması sansürle berbere Gazeteleri kapanmayla karşı karşıya getirmeyecekmi? ” eleştirisini yöneltti.
Padişahlar sansürü kaldırırken, günümüzdeki siyasilerin hala sansürü kendilerine ilke edinmelerine rağmen, demokrasiden söz etmelerinin çift yüzlülüklerini ortaya koyduğunu bir kez daha vurgulayan Ahmet Abdullahoğlu, görüşlerini şöyle dile getirdi:
‘Osmanlı padişahları, Basın’dan sansürü kaldırırken, biz hala günümüzde resmi ilanlar yayımlanmayarak gazeteler kendi kaderlerine terkedilmek isteniyor. Sözüm ona demokrasi ile yönetilen ülkemizde Padişah özentilerinin sansürü fiilen sürdürmeleri, Cumhuriyet rejiminde siyasi iradenin Basın’a ağır yaptırımlar getirmesi, Demokrasiyle yönetilen ülkemizin Basınına özgürlüğü kısıtlayan 3. Dünya ülkesi özelliğini ne acıdır ki hala korumaya devam etmektedir.
Her yıl sansürün yumuşatılması beklenirken, aksine Türk Ceza Kanunu, RTÜK yasalarından sonra illerde yeni kurulan Basın İlan Kurumu şubeleriyle yerel basının gelirleri azalırken, Basın emekçileri de maalesef işsiz kaldıkları bir gerçektir. Kağıt fabrikalarının kapatılmasıyla gazetelerin kapanmayla karşı karşıya bırakıldığı süreçte, bu kez resmi ilanların yayınlanmayarak gazetelerin birer birer kapanmalarına neden olmayacak mı? ’
GAZETECİLİK AMAÇ DEĞİL, ARAÇTIR
Günümüzde hala gazetecilerin gerçek anlamda gazetecilik yapamadığını, gazeteciliğin amaç değil araç olduğu, çünkü gazeteci olmayanların gazeteciliği çıkar amaçlı yaptıklarını mesajında vurgulayan Antakya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ahmet Abdullahoğlu, ‘Günümüzde artık gazeteci olmayanlar gazeteciliği yapmaktadır. Artık gazetecilik amaç değil, sermayeyi büyütmek için bir araçtır. Bir dilekçeyle hala gazetelerin kurulmasına imkan verilmesiyle basın artık deneyimsiz, çıkar amacı güden insanların kuşatması altında bulunmaktadır. Bu kadar sansürle sarsılan Türk Basını, bu kez şah damarlarından biri olan resmi ilanların kesilmesiyle Türkiye’de basının nedenli özgür olduğunu açıkça ortaya konulmaktadır. Sansürden medet bekleyenlerin, demokrasi haini olduklarının farkına varmalılar’ eleştirisinde de bulundu.
Ahmet Abdullahoğlu, 24 Temmuz’un gerçek gazetecilerin dayanışma günü olmasını temenni ettiği mesajında ayrıca, ‘Dileğimiz artık gazetelerin bir dilekçeyle kurulmamasıdır. Gazetecilik mesleğinin, çıkarı uğruna, demokrasiye ihanet eden, Kişi hak ve özgürlükleri yerine çıkarı uğruna kalemini satmayanların dayanışma gününü kutladığı bir gün olmasını temenni ediyorum’ ifadesinde bulundu.
GERÇEK HABER YAPAN GAZETECİLER HAPİSLE TEHDİT EDİLİYOR
Candaş-yandaş medyanın övgülerinden güç alan siyasi iktidar, halkı ve ülkesi uğruna görevini yapmaya çalışan gazetecileri demir parmaklıklar arkasında tuttuğunu ve gerçek haber yapan gazetecilerin hapisle tehdit edildiklerine dikkat çeken Ahmet Abdullahoğlu, “Sansürün en açık örneği; bugün ülkemizde onlarca gazetecinin düşündükleri, söyledikleri ve yazdıkları nedeniyle haksız, hukuksuz şekilde demir parmaklıklar arkasında tutuklu olmasıdır. Gerçek haber yapan gazeteciler Devletin en üst tepesinde bulunan yöneticiler tarafından hapisle tehdit edilmektedirler. Soru soran gazetecilerin gözaltına alındıkları günümüzde, Gazetecilere yönelik bilinçli bir şekilde korku, sindirme, tehdit senaryoları üretilmekte ve oynanmaktadır. Gazetecilerin kendini güvencede hissedememesi, işten atılma korkusu, hapis tehdidi gibi nedenlerle basın çalışanlarının birçoğu yazarken artık ‘suya sabuna dokunmama’ kaygısı taşımaya başlamıştır.
Görünen o ki siyasi iktidar eleştiri değil, övgü istemektedir. Ama maalesef yandaş, candaş, besleme medyadaki satılmayan kalemlerde siyasi iktidarın yanlışlarını dile getirmelerinden dolayı, yazıları veya makaleleri yayınlanmayarak birer birer siyasi iktidarın hışmına uğrayarak kapı önüne koyuluyorlar. Sansürün filen devam ettiği ülkemizde ne acıdır ki, artık gerçek gazetecilerden çok, sermaye çevreleri ve holdinglerin basını kuşatmaları, Türkiye’deki Basın’ın nedenli durumlara düştüğünün bariz bir göstergesidir. Hele hele sözüm ona yargı reformu denilen pakette, resmi ilanlarının da yayınlatılmaması kararı çıkarsa, Türk Basınının nedenli bir sansüre tabi tutulacağını Türk kamuoyunun takdirine bırakıyorum ’ görüşlerine yer verdi.