Cuma, Kasım 22, 2024
No menu items!
Ana SayfaHataySOL Parti'den Hatay'da Halk Buluşması

SOL Parti’den Hatay’da Halk Buluşması

Hatay’ın tarihi ve kültürel mirasının iktidar tarafından yok edildiğini ve kenti yeniden inşa sürecinin halkın katılımına ve denetimine kapalı olduğuna dikkat çeken SOL Parti, Hatay’da ‘kent, ekoloji ve halk sağlığı buluşması’ gerçekleştirdi. Buluşmanın ardından yapılan açıklamada, “Depremi fırsata çevirenlerin Antakya’yı yağmalamasına izin vermeyeceğiz” denildi

SOL Parti’den Hatay’da halk buluşması: Kentin geleceğini birlikte inşa edeceğiz

HABER MERKEZİ

Hatay’ın tarihi kültürel mirasının iktidar tarafından yok edildiğine dikkat çeken SOL Parti, Defne’de Dayanışma Gönüllüleri’nin merkezinde kent, ekoloji ve halk sağlığı buluşması gerçekleştirdi. “Hatay’ın geleceği ile ilgili karar süreçlerinden halkı dışlayanlara karşı halkın sözünü birlikte üretmeye, davayı ortak açmaya ve sürdürmeye davet ediyoruz” denilen buluşmada “Kadim kültürlerin başkenti olan tarihi Antakya’ya hep birlikte sahip çıkacağız” ifadeleri yer aldı.

Hatay’ın tarihi kent merkezi olan Antakya ilçesinde yürütülen acele enkaz kaldırma çalışmaları sırasında koruma altındaki tescilli yapıları ve tescile değer durumdaki yüzlerce yapının kalıntılarının yok ediliyor. SOL Parti üyeleri, afet bölgesi Hatay’ın Defne ilçesindeki SOL Parti Dayanışma Gönüllüleri merkezinde bir araya geldi.  Tarihi kültürel alanların talanına izin vermeyeceklerini ve Antakya’yı sahipsiz bırakmayacaklarını belirten SOL Parti üyeleri, 5 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazete’de yer alan ve Antakya tarihi bölgesini 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında riskli alan ilan eden Cumhurbaşkanı kararına karşı dava açmaya hazırlanıyor. SOL Partili avukatlar da hukuki sürece ilişkin bilgilendirme yaptı.

Buluşmada konuşan Hatay halkı, tarihi çarşıya, tarımsal alanlara, zeytinliklere yönelik alınan riskli alan ve kamulaştırma kararlarının kaygılarını artırdığını belirtti. Evlerinin bulunduğu yerleri, zeytinlikleri ve tarım alanlarını kaybetme endişe taşıdıklarını belirten Antakyalılar, “Kamulaştırma kararları bize, bilim insanlarına rağmen alınmamalı” dedi.

TEMEL SORUNLAR SÜRÜYOR

Depremin üzerinden 2 ay geçmesine rağmen hâlâ bölgede temel ihtiyaçların çözülmediğine dikkat çeken Antakyalılar buluşmada şunlara dikkat çekti: “Üretim desteklenmediği, işsizlik deprem bölgesinde daha da fazla arttığı, hemen herkesin işsiz kaldığı, yoksullaştığı günleri yaşıyoruz. Temel ihtiyaçlara erişimle ilgili de ciddi bir belirsizlik var. Çadırkent alanları dışında evlerinin yakınlarında, köylerinde yaşamak isteyenlere gıda, hijyen en temel ihtiyaçlar ulaşmıyor. Özellikle kentin merkezinde evlerinin yakınlarında, çadırkentler dışında yaşamaya devam edenlerin duş, tuvalet, elektrik sorunu sürüyor. Çadırkentlerde gerekli koşullar sağlanmadan çadırlar kurulduğu için en ufak bir yağmurda, rüzgarda, fırtınada çadırlar su alıyor, yıkılıyor. Daha kalıcı, güvenli koşullar için konteynırlar sağlanmalıdır.”

YAĞMAYA İZİN VERMEYECEĞİZ

Kente sahip çıkmak için yol haritasının belirlendiği buluşmanın ardından basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını okuyan SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Feray Aytekin Aydoğan, “SOL Parti, hukuksal mücadele sürecinin örgütlenmesi konusunda bir hazırlık içerisindedir. Önümüzdeki günlerde detaylarını açıklayacağımız süreç, bilgilendirme toplantıları ve hukuksal mücadele için hazırlıkların ve yöntemin nasıl olacağına ilişkin olacaktır.  Kadim kültürlerin başkenti olan tarihi Antakya’ya hep birlikte sahip çıkacağız.  Depremi fırsata çevirenlerin Antakya’yı yağmalamasına izin vermeyeceğiz” dedi.

Depremden etkilenen pek çok kentte dayanışma büyüttüklerini ve kentleri yeniden kurmaya çalıştıklarını belirten Aydoğan, “İktidar ise yarattığı ve herhangi bir sorumluluk duymadığı bu felaket karşısında tıpkı deprem öncesinde olduğu gibi bilimi ve tekniği görmezden gelerek aynı yıkım ve rant politikalarını sürdürüyor. Depremi afete, afeti ise krize dönüştüren bu yaklaşımla kentleri yeniden kurma söyleminin arkasına büyük bir rant ağı sıkıştırıyor. Bir yandan Olağanüstü Hal Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi bir yandan Antakya’ya ilişkin riskli alan kararı bir yandan da acele kamulaştırma kararlarının alınması bu gerçeği gözler önüne seriyor” ifadelerini kullandı.

SÜREÇ HALKTAN GİZLENİYOR

Cumhurbaşkanı kararnameleriyle halkın katılımına ve denetimine kapalı bir süreç yürütülmeye çalışıldığına dikkat çeken Aydoğan, “Hem orman alanlarının, mera alanlarının imara açılmasına olanak tanıyarak yeni afetlere zemin hazırlayan hem de imar planı üretimini ortadan kaldırdığı için itiraz ve dava süreçlerinin yürütülemediği ve böylelikle denetime ve halkın katılımına kapalı olarak kentlerin inşa edilmesini amaçlayan 126 No’lu Cumhurbaşkanı Kararnamesi ve bunu yasalaştıran Kanun haklarımızı budamak için çıkarılmıştır.  2011  tarihli Van Depreminden sonra gündeme gelen ‘afet riskli alanların güvenli hale getirilmesi’ amacını taşıyan ancak gerek içeriği gerekse de uygulaması yönüyle insan haklarını ihlal eden, anayasaya aykırılıklar barındıran ve kentsel rantın aracı olan 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’a dayalı olarak Antakya’da 5 Nisan 2023 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı ile riskli alan ilanı yapılmıştır. Bu kanun ile tedbir alınarak riskli alanların güvenli hale getirilmesi amacıyla “afet öncesinde riskli alan belirlenmesi” gerekirken yaşanan süreçte afet sonrasında kanunun tanımladığı rant olanaklarının kullanılabilmesi için Antakya tarihi kent merkezi riskli alan olarak belirlenmiştir” dedi.

ARAZİLERE EL KONUYOR

Acele kamulaştırma yöntemiyle kente el koyulmaya çalışıldığını belirten Aydoğan sözleri şöyle sürdürdü: “Riskli alan ilan edilen bölge Antakya’nın özgün mimarisini, geleneksel dokusunu, tarihi sokaklarını, çarşılarını, yapılarını ve arkeolojik varlıklarını barındıran sit alanlarıdır. Bu nedenle 6306 sayılı kanuna göre üçte iki çoğunlukla anlaşma sağlandığı takdirde alan içerisindeki gerçek kişilerin veya tüzel kişilerin mülklerine Bakanlık, TOKİ veya idare tarafından ‘acele kamulaştırma’ yöntemiyle zorla el konulmak istenmektedir. Ancak belirttiğimiz gibi bu kanun, deprem öncesinde depreme yönelik tedbirler alınmasını amaçlar. Bu nedenle de deprem yaşanmış bir yerde riskli alan ilan edilemeyeceği gibi, bu kent merkezinde acele kamulaştırma da yapılamaz. Bu uygulamalar açıkça hukuksuzdur.  2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun geçerli olduğu bu alanda yetki merkezi olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yerelde ise belediyeye aittir. Ancak 6306 sayılı kanun ile alandaki yetki tamamen Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na devredilmekte, asıl sorumlu bakanlık ve yerel yönetim yetkisiz bırakılmaktadır. Cumhurbaşkanı kararlarının uygulayıcısı haline dönüştürülen Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na verilen sınırsız yetki aynı zamanda kentlerin geleceğinin de tek adamın keyfi kararlarına bırakılması anlamına gelmektedir.  Antakya’nın tarihi kent merkezini insansızlaştırmayı amaçlayan bu riskli alan kararı bir bellek yok etme projesidir. Söz konusu bölge geçmişten bugüne dek Antakya’yı Antakya yapan alandır, hepimizin ortak belleği ve tarihidir. Bu alan kentin yeniden kuruluş sürecinde yerel halk ile birlikte mutlaka korunarak gelecek kuşaklara aktarılması gereken bir tarihsel ve kültürel zenginliktir.  Yerel halkın mülklerini gasp edip sermayeye sunarak, tarihsel alanlarımızı insansızlaştırılarak kentler yeniden kurulamaz. Antakya’da riskli alan ilan edilen 307 hektarlık alandaki mahallelerde yer alan yurttaşlarımıza ait mülkler el konulma tehdidi altındadır. Geçmişteki örneklerde riskli alan ilanı sonrası gerçekleşen kamulaştırma işlemleri halkın mülklerine el konulması olarak gelişmiştir. Tarihi ve kültürel mirasımıza yönelik yağma süreci aynı zamanda halkın söz konusu bölgeden sürülmesini de içermektedir. Riskli alan ilanına karşı dava açma süresi 5 Mayıs 2023 tarihinde sona erecektir. Dava açılmaması halinde yaşanabilecek kamulaştırma mağduriyetlerine karşı da itiraz hakkı sonuçsuz kalacaktır.”

ANTAKYA’YA SAHİP ÇIKACAĞIZ

Son olarak Antakya’ya sahip çıkma çağrısı yapan Aydoğan şöyle konuştu:

“-Tarihi kültürel mirasımıza el konulması sürecine karşı çıkmaya ve mücadele etmeye davet ediyoruz,

-5 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazete’de yer alan ve Antakya tarihi bölgesini 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında riskli  alan ilan eden Cumhurbaşkanı kararına karşı dava açmaya davet ediyoruz,

-Hatay’ın geleceği ile ilgili karar süreçlerinden halkı dışlayanlara karşı halkın sözünü birlikte üretmeye, davayı ortak açmaya ve sürdürmeye davet ediyoruz.

-SOL Parti, hukuksal mücadele sürecinin örgütlenmesi konusunda bir hazırlık içerisindedir. Önümüzdeki günlerde detaylarını açıklayacağımız süreç, bilgilendirme toplantıları ve hukuksal mücadele için hazırlıkların ve yöntemin nasıl olacağına ilişkin olacaktır.”

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER