TBMM Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanlığı’nın 2025 bütçe görüşmelerinde konuşan İYİ Parti Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin, ‘‘MİT Başkanımızın Suriye’ye aleni bir şekilde gönderilmesini mahzurlu buluyoruz. Göstere göstere gidişi Türkiye’yi Suriye’de ve Orta Doğu’da farklı bir konuma sokacak ve belki de bu bizim aleyhimize olacak çünkü arkasından Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump Suriye’de bu işi âdeta Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere Türkiye’nin başardığını ifade etti. Bu, çok tehlikeli bir sözdür” ifadelerini kullandı.
Çirkin, Türkiye’nin eksikliklerini tammalayarak Orta Doğu coğrafyasında ayakta kalabilmek için elinden gelen teknolojik çalışmaları yapmasının gerektiğini belirtti.
Çirkin, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
”MİT Başkanımızın Suriye’ye aleni, açık bir şekilde gönderilmesini mahzurlu buluyoruz, görüşmesinde bir mahzur görmüyoruz, temaslarında bir mahzur görmüyoruz; bunlar olmalı ama göstere göstere gidişi Türkiye’yi Suriye’de ve Orta Doğu’da farklı bir konuma sokacak ve belki de bu bizim aleyhimize olacak çünkü arkasından Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump Suriye’de bu işi âdeta Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere Türkiye’nin başardığını ifade etti. Bu, çok tehlikeli bir sözdür. Sayın MİT Başkanı’nın bu göstere göstere gidişi de aslında bunu isteyerek veyahut istemeyerek perçinleyen bir hareket tarzıdır.
”Bizim orada olmamızdan rahatsız olan tonlarca grup ve devlet var”
Orada bayraklarımız asılıyor, Emevi Camiinde bayraklarımızı görüyoruz. Bunlar elbette ki mutluluk, gurur verici. Gurur duyduk, şeref duyduk ama ne diyoruz: Orası Orta Doğu, o bayrağı asanı öldürdüler bile. Kimsenin haberi var mı? Yani bizim orada olmamızdan rahatsız olan tonlarca grup ve devlet var. Siz Orta Doğu devletlerinin Beşar Esad’ın yıkılmasından çok mu mutlu olduğunu düşünüyorsunuz? Sonuçta, şu anda da sonucu belli olmayan bir sürece girdi Suriye.
Arkasının belli olmadığı girişimlere, arkası belli olmayan politik kararlara bir örnek verecek olursak, on üç yıl evvel ki Suriye konusundaki tavrımız. Ne oldu arkadaşlar on üç yıl sonra? Elde bir, Beşar Esad’ın devrilmesiyle övünüyoruz. Mesela, PKK, bu on üç yıl içerisinde en güçsüz olduğu Suriye’de -Suriye’de Kürtlere vatandaşlık bile vermezler- en güçlü konuma geldi mi? Geldi. Şimdi bununla mücadele ediyoruz değil mi, Amerika’yla didişiyoruz. Ne için? Devlet kurdurmamak için. Suriye savaşının Türkiye’ye maliyeti; sığınmacılar, bunların bakımı -ki bakılacak, bizim bunlara hiçbir zaman itirazımız olmadı, bu insani vazifemizdir- ticari kaybımız ve üstüne, örneğin, Suriye’de ordu beslemek gibi masraflarımızla beraber 100 milyar doları aştı. Bugün 11 ildeki depremin maliyetinin Türkiye Cumhuriyeti devletine, Hükûmetine faturasının 102 milyar dolar olduğunu düşünürsek bu paranın ne kadar büyük olduğunu daha iyi anlarız.
”Ekmeğin, suyun, elektriğin olmadığı bir yere kim, niye dönecek?”
Suriyeli’nin Suriye’den, sığınmacı olarak farklı ülkelere sığındığı ifade ediliyor. Doğrudur, bu sayının da 13 milyon olduğu ifade ediliyor. Şimdi, 13 milyon insan da Suriye’yi tercih etti, burada kaldı. Peki, bunlar hemen dönecek mi? Böyle bir şey yok; ekmeğin, suyun, elektriğin olmadığı bir yere kim, niye dönecek? Bunları zorlayamayız ki, oradaki şartlar düzelince dönecekler. O bakımdan, toparlayacak olursak, Suriye konusunda kahramanlık edalarından ziyade çok dikkatli olmalıyız. İYİ Parti, Hükûmetin dış politikasında dara düştüğü her anda millî reflekslerle hareket edecek bir siyasi partidir, İYİ Parti devletini de Hükûmetini de yalnız bırakmaz ama bu yanlışları da ifade etmek durumundadır, tarihe not düşmek adına bunları kayda geçirmek durumundadır.
Suriye’deki Nusayri toplumun baskı göreceği endişeleri vardır,
Birincisi, Suriye’de Beşşar Esad’ın devrilmesinden sonra Suriye’deki Nusayri toplumun baskı göreceği endişeleri vardır, aynı baskıyı onların göreceği yolunda sıkıntılar vardır. Suriye’deki Nusayri Alevilerin Hatay, Adana ve Mersin’de 1 milyon akrabası vardır, bu sıkıntı içimize taşınır ve Türkiye’de sayısını kesin olarak bilmediğimiz ama milyonlarca Alevimiz vardır; bu, iç barışı bozar. Biz, Hükûmetimizin oradaki Sünnilere olduğu gibi, eğer bir sıkıntıları olursa Nusayri Alevi kardeşlerimize de aynı muameleyi yapmasını bekliyor ve istiyoruz.”