Ankara ve İstanbul gibi metropollerde hemen her hafta bir düşünce kuruluşu, üniversite, vakıf-dernek veya STK’larda bilimsel-kültürel etkinlikler eksik olmaz. Ankara’da genellikle her ay Doğramacı Vakfı’nın Dış Politika-Güvenlik Politikası ağırlıklı bir etkinliği olur. Nisan ayında da “Suriye’de PKK” başlıklı konu, her ikisi de akademisyen olan uzmanlarca (Doç.Dr. N. Ali Özcan ve Doç.Dr. Serhat Erkmen) sunuldu. Bu kez PYD-PKK ve Barzani’nin girişimleri masaya yatırıldı. Tabii dinleyicilerin katkı ve soruları da oldukça önemliydi.
Erkmen’e göre Suriye’de 14-15 civarında Kürt partisi var. Hemen hepsinin kaynağı da Mesut Barzani’nin kurdurttuğu “Suriye Kürt Demokratik Partisi”. Ama daha sonra bölünmüşler. Çünkü aralarında patronaj çatışmaları eksik değil.
Bu 14-15 Kürt partisi içerisinde PYD’nin yeri ayrı ve Suriye’deki silahlı muhalefet ve dolayısıyla “Cenevre Süreci” içerisinde yer alamıyor. Ama bu 14-15 parçaya bölünmüş Kürt partileri Cenevre’de masadalar. Suriyeli Kürt partiler arasında bölünmüşlüğün anlamı, Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlerin tümünün PKK çizgisinde olmadığıdır. Zira PKK, başlangıçtan itibaren onların muhalif olarak Esad rejimine karşı tehdit olma fırsatı tanımadı. Rejime karşı tüm gösterileri PKK tarafından bastırıldı.
Suriyeli Kürtler zaman zaman Irak’taki Barzani tarafından kullanılmaktadır. Tabii ki bazıları da zaman zaman PKK tarafından kullanılmaktadır. Şu anda ürettikleri hiçbir şey yoktur. Ama şayet PKK Suriye’de “gayrimeşru” hale gelirse, yani Esad rejimi-ABD ve Rusya PKK-PYD’ye sırtını dönerse o zaman Suriyeli diğer Kürt partiler devreye sokulabilir.
Suriyeli Kürtlerin Türkiye’den beklentileri PKK belasından kurtarılmak. Bu arada onlar da Suriye’nin geleceğinde PYD gibi federalizm istemeye başladılar.
N.A. Özcan’a göre PYD, ABD’nin 2003’te Irak işgali yaklaşırken Öcalan tarafından Suriye’de kurdurtuldu. Türkiye PKK ile “Açılım” sürecini götürürken, 2011’deki Arap Baharı sırasında PKK’nın militanları da Suriye’ye gönderildi. Yani silahlı olarak da örgütlenmeye başladı.
PKK’yı incelerken sadece Türkiye’ye bakılamaz. Türkiye, Irak, Suriye ve İran’ı da birlikte dikkate almalıdır. Bu ülkelerdeki PKK veya uzantısının hiçbiri bağımsız değildir ve en tepede Öcalan bulunmaktadır. Yani Suriye’deki PYD ve onun silahlı ayağı YPG, PKK terör örgütünden ayrı bir teşkilat değildir. PKK’nın kendisidir.
Bir araştırmaya göre 2013-2016 döneminde Suriye’de ölen PKK’lıların %48’i Türkiye doğumludur. Bir diğer araştırmada ise 2011-2017 döneminde Suriye’de ölen PKK’lıların %17’si Türkiye doğumludur.
ABD ile işbirliğinin ardından YPG şapkası altındaki PKK terör örgütü tamamen kabuk değiştirdi. Önce Ayn el-Arab (Kobani)’ta şehir çatışmasında ustalaşan PKK, ABD’nin silah, eğitim ve teçhizat desteği ile özel kuvvetler gibi etkin bir kılığa girdi. Yani başlarında çelik miğfer, gece görüş dürbünü, özel kuvvetlerin üniforması, etkili yakın çatışma silahları taşıyan eğitimli birlik görünümüne büründü.
Suriye’de PKK’ya özerklik ve ardından devlet kurma izni verilebilir mi? Bu o kadar da kolay değil. Yani IŞİD’le mücadele eden Suriye’nin PKK’ya dokunmaması normal. Ama ya IŞİD belası defedildikten sonra?
Bu soruya ilaveten Barzani’nin son birbuçuk yıldaki bağımsızlık türkülerine ne demeli? Yani bağımsızlığını yakında ilan edebilir mi? Bu soruya verilen cevap; Olası bir Kürt devletinin denize ulaşmayan bir coğrafyada yaşamasının mümkün olmayacağı, Türkiye’siz Barzani’nin nefes dahi alamayacağı şeklindeydi. Ama Barzani bağımsızlık ilan ederse, PKK mutlaka yanında yer alacaktı!
Son Söz: Özel kuvvetler haline gelebilen PKK, devlet kurma hayalini unutabilir mi? “Yaşayamaz” denilen Barzani’nin olası Kürt devleti, gaflet halinde kurulamaz mı?