CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün açıkladığı seçim beyannamesinde kadınlara yönelik yapılan düzenlemeler ve bundan sonraki vaatlerine ilişkin, “AKP’nin ve Erdoğan’ın kadınlar hakkında ne yaptığı, söyledikleri doğru, ne de yapacaklarını söyledikleri tutarlı” dedi. Beyannamede tartışmalara neden olan 6284 Sayılı kanunla ilgili övgülere yer verildiğine de dikkat çeken Taşcıer, “’Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu’ derler. Acaba ‘söz verdikleri ortaklarının bundan haberi var mı’ diye insan merak ediyor” ifadesini kullandı.
CHP Ankara Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Gamze Taşcıer, bugün yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün açıkladığı seçim beyannamesinde kadınlarla ilgili yapılan düzenlemeler ile bundan sonra yapılacaklarla ilgili vaatlerini eleştirdi. Taşcıer’in açıklaması şöyle:
“AKP’nin Seçim Beyannamesi’ne kadınlar özelinde bakıldığında öne çıkan iki kelime var; tutarsızlık ve yetersizlik. Cumhuriyet tarihi boyunca kadınlar verdikleri mücadele sonucunda hep haklarını ala ala bugünlere geldiler. Ancak AKP, kadın haklarında bir geriye gidişi sağlamanın utancına bulanmış bir partidir. Kadınlar için hava kadar su kadar hayati olan, Türkiye’nin öncülük edip ismini verdiği İstanbul Sözleşmesi’nden bir avuç grubu memnun etmek için, akıl mantık dışı savlarla ve tek bir kişinin gece yarısı aldığı kararla çekilme ayıbını yaşatan AKP’dir. Recep Tayyip Erdoğan’ın Meclis iradesini, yasama erkini tümüyle yok sayarak Anayasa’ya çok açıkça aykırı şekilde verdiği bu karar, Türkiye’yi uluslararası alanda izahı olmayan bir konuma düşürdüğü gibi, bu ülkede yaşayan 42 milyonu aşkın kadının da can güvenliğini tehlikeye attı. Ama ne hikmetse beyannamelerinde, adeta dalga geçer gibi; ‘Kadın haklarına ilişkin uluslararası düzeyde çalışmalara etkin bir şekilde katılım ve katkı sağlamaya devam edeceğiz’ gibi bir madde bulunuyor. Kadın hakları alanında bugüne dek hazırlanmış en kapsamlı ve yaptırım gücü olan uluslararası bir sözleşmeden çekilen kişi ve partinin bu vaadi kadınların aklıyla alay etmekten başka bir şey değildir.
“‘BU NE PERHİZ, BU NE LAHANA TURŞUSU’ DERLER”
Erdoğan’ın oy uğruna kadın hakları konusunda Orta Çağ karanlığını hedefleyen partilerle iş birliğine gitmesi sonrası İstanbul Sözleşmesi’nin de ötesinde, sözleşmeden çıkarken ‘Zaten 6284 sayılı kanun var’ diyerek sahiplendikleri kanun bile tartışmaya açılmıştı. İttifaka girdiği partilerin talepleri arasında 6284’ün iptali de vardı ve AKP’nin de bunu kabul ettiği ortaya çıkmıştı. Ama beyannamede 6284 sayılı kanunu çıkardıkları için övündüklerini görüyoruz. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu derler. Acaba söz verdikleri ortaklarının bundan haberi var mı diye insan merak ediyor. Bununla da kalınmamış, ‘CEDAW başta olmak üzere kadın haklarına ilişkin uluslararası yükümlülüklerimizin takibi titizlikle gerçekleştirilmektedir’ denilmiş. Yalanın böylesi demek lazım. CEDAW Gölge raporlarına bakıldığında, sözleşme hükümlerinin uygulanmadığına dönük çok sayıda tespit var. Hangi titizlikten bahsediliyor? GREVIO raporunun resmi çevirisi bile yaptırılmadı ve paylaşılmadı. Hatta Meclis gündemine alınıp görüştürülmedi. ‘TBMM bünyesinde Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurduk, etkili şekilde çalıştırdık’ deniliyor. Ben bu komisyonun üyesiyim. Etkili çalışmayı geçin, çalıştığı bile şüpheli âtıl bir komisyon haline getirdiler. Sadece bu dönemde 260’ın üzerinde kanun teklifi gelen komisyon sadece bir teklifi görüştü, onu da tali komisyon olarak. KEFEK’i kendini doğrudan ilgilendiren konularda bile toplamıyorlar. Defalarca kez çağrı yapmamıza rağmen toplantı yapılmadı.
“KADINLARIN EN UFAK BEKLENTİSİ KALMADI”
Beyannamede erken yaşta evliliklerle mücadele edileceği söyleniyor. Bunu söyleyen parti bir gece yarısı çocuk istismarcılarını aklamak için kanun teklifi getiren, çocukları istismarcıları ile evlendirerek dolaylı af çıkarmaya çalışan bir parti. Kadına yönelik şiddete karşı elektronik kelepçe kapasitesinin artırılmasına dönük söylemlerde de bulunmuşlar. 2013’te başlayan projenin faydalı ancak yetersiz kaldığını söylemekten dilimizde tüy bitti. Şu anda sadece 1500 civarında elektronik kelepçe kullanımda. Bu sayının olağanüstü düzeyde yetersiz olduğunu hem biz söyledik hem de yaşanan olaylardan görüyoruz. Kadınların, haklarında uzaklaştırma kararı olan erkekler tarafından öldürüldüğü çok sayıda cinayet gerçekleşti ve gerçekleşmeye de devam ediyor. Bizzat ben, elektronik kelepçelerin ‘yaklaşmamaya’ dair hükümler içeren kararlarda kesin olarak kullanılması için kanun teklifi verdim. Ama tahmin edileceği üzere görüşmeye bile almadılar. Dolayısıyla AKP’nin ve Erdoğan’ın kadınlar hakkında ne yaptığını söyledikleri doğru ne de yapacaklarını söyledikleri tutarlı. Daha önce de söyledim, kadınların AKP’den en ufak bir beklentisi dahi kalmadı. 42 milyon kadının eşit, özgür ve can güvenliğinin sağlandığı, haklarının değil tartışmaya açıldığı, yenilerine hızla kavuşacakları bir sürece sayılı gün kaldı. 14 Mayıs’ta, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı’nda ve CHP ile Millet İttifakı’nın iktidarında kadınlar geleceğe güvenle bakacakları bir Türkiye’ye uyanacaklar, söz veriyoruz.”