Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Ankara’da milletvekilleri tanıtım toplantısında, “Bizim için, bütün Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri için en büyük öncelik bu ülkedeki emekçilerin, bu ülke halklarının çıkarlarıdır. O çıkarların üzerinde hiçbir şey yoktur. En basit örneği, Cumhurbaşkanı adayı çıkarmaktan vazgeçmemizdir” diye konuştu.
TİP, Ankara’da Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde bugün milletvekilleri tanıtım toplantısı düzenledi. TİP Genel Başkanı Erkan Baş, toplantıda şöyle konuştu:
“2023 SEÇİMLERİ TÜRKİYE’DE SADECE BİR SEÇİM DEĞİL; TÜRKİYE’NİN İKİNCİ YÜZYILINA GİRİŞ KAPISI MAHİYETİ KAZANACAK”
“Bugüne kadar söylediğimiz şeyleri tekrar etmemiz gerekiyor ama bu kadar insan yan yana gelmişken, buluşmuşken, bir araya gelmişken herhalde birbirimize söz vermemiz, birlikte yapacaklarımız üzerinden konuşmak gerekiyor. Çünkü, Türkiye tarihinde bu kadar önemli seçimi daha önce görmemiştik. Biz, çok uzun bir süredir şunu söylüyoruz, 2023 seçimleri Türkiye’de sadece bir seçim değil; Türkiye’nin ikinci yüzyılına giriş kapısı mahiyeti kazanacak. Biz bu seçimlerle beraber, önümüzdeki yüzyılda nasıl bir ülkede yaşayacağımız tartışmalarına bir ilk adım atacağız. Belki de o yüzyıla temellerini atacağız ve bu temelleri atmak çok önemli. Çünkü, 100 yıl önce Anadolu’nun dört bir yanında işgale karşı Kurtuluş Savaşı veren insanlar yan yana gelmişlerdi, tek adam düzenine, saltanat düzenine hep beraber son vermişlerdi. Yobazlığa, gericiliğe önemli bir darbe vurmuştuk. Yeni bir ülke kurma enerjisiyle, yeni bir ülke kurma heyecanı ile bu sürece başlamıştık.
“BİR DAHA BÖYLE GERİCİLERİN, BÖYLE YOBAZLARIN, BÖYLE HALK DÜŞMANLARININ İKTİDARA GELEMEYECEK BİR SÜRECİN TEMELLERİNİ ATMAMIZ LAZIM”
Eğer siz bir ülkede emekçileri yok sayarsanız onları sadece sömürülecek, alın teri gasp edilecek, kanı içilecek insanlar görürseniz, vampirlik yaparsanız, siz bir ülkede kadınları yok sayarsanız, siz bir ülkede Kürtleri yok sayarsanız, Alevileri yok sayarsanız, halkı yok sayarsanız siz solun sosyalizmin örgütlenmesinin önüne geçmek için tarikatları, cemaatleri, ırkçıları sürekli beslerseniz, büyütürseniz öyle bir ülkede 80 yıl sonra Adalet ve Kalkınma Partisi gibi insanlık tarihinin gördüğü en gerici, en yobaz, en halk düşmanı partilerden bir tanesi iktidar olur. Dolayısıyla, salonda toplanmış her bir arkadaşımdan rica ediyorum, tabii ki AKP iktidarına son vereceğiz, tabii ki bu saray rejimine son vereceğiz ama bir şey daha yapmak bizim elimizde. Bir daha böyle gericilerin, böyle yobazların, böyle halk düşmanlarının iktidara gelemeyecek bir sürecin temellerini atmamız lazım. Böyle bir sürecin kapısını açmamız lazım. O yüzden bu seçim bizim için çok önemli.
“RECEP TAYYİP ERDOĞAN’I TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE GÖNDERECEĞİZ”
Asla ama asla bu bütünlüğü görmeyen yaklaşımla önümüzdeki günleri geçirmemiz gerekiyor. Biz bir seçime gitmiyoruz sadece, önümüzdeki yüzyılın nasıl şekilleneceğine ilişkin bir soruya, bu ülkenin tüm emekçiler, tüm yoksullar olarak yanıt vermeye çalışacağız. O zaman böyle bakarsak önümüzdeki görevler çok net. Bir, Recep Tayyip Erdoğan’ı tarihin çöplüğüne göndereceğiz. Burada en küçük bir tereddüde hiç gerek yok. Bundan beş sene önce bu tek adam rejimi tartışmaları başladığında biz, bir şeyler söyledik. Onlar bir şeyler söyledi. Bugün geldiğimiz noktada ülkemizin ne halde olduğunu hep beraber görüyoruz. Dolayısıyla yeni bir başlangıcın, ilk adımını bu ucube sistemine bu saray rejimine, Tayyip Erdoğan iktidarına, bu faşist bloğa hak ettiği yanıtı vermektir. Onları, tarihin çöplüğüne göndermektir.
“YARININ TÜRKİYE’Sİ KONUSUNDA HİÇ ANLAŞAMADIĞIMIZI DA SİZİNLE PAYLAŞMAM GEREKİYOR”
İkinci adıma geçtiğimizde, bir tarafta ceberut, her açıdan halk düşmanı olarak özetlenebilecek bir iktidar varken doğal olarak toplumda birtakım tepkiler oluşuyor. Doğal olarak bu ülkede kazandığımız değerler var ve bu değerlere düşman bir iktidar olunca, refleks olarak biz bu değerlere sahip çıkıyoruz ve burada tembel muhalefet anlayışı gelişti. Bir tarafta o kadar kötü bir şey var ki, o varken bana oy verir diye bir muhalefet tembelliği, düzen muhalefeti diye adlandırdığımız bir şey var. Biz bu arkadaşlarımız ile, bu tek adam rejiminin bitirilmesi konusunda çok net bir fikre sahibiz. Fakat, yarının Türkiye’si konusunda hiç anlaşamadığımızı da sizinle paylaşmam gerekiyor.
“SORUMLULUKLA BU İKİ DÜZEN KUTBUNA TÜRKİYE’NİN SIKIŞTIRILMASINA KARŞI ÇIKTIK VE BİR İDDİA KOYDUK ORTAYA”
Uzun zamandır büyük bir emekle, sorumlulukla bu iki düzen kutbuna Türkiye’nin sıkıştırılmasına karşı çıktık ve bir iddia koyduk ortaya. Dedik ki, ülkede bu iktidar ilk koltuğa oturduğu günden bugüne kadar kesintisiz bir biçimde bu iktidara karşı canını ortaya koyarak mücadele eden milyonlarca insan var. Hiçbir şey bilmiyorsanız, bu ülkede bir Gezi direnişi yaşandı. Gencecik kardeşlerimiz, bu iktidara boyun eğmedikleri için hayatlarını ortaya koydu. Türkiye’de 20 yıldır sokakta ana muhalefet gücü olarak kadın hareketi var oldu. Bu iktidarın bütün baskılarına, dayatmalarına karşı en ileriden muhalefeti ördüler. İşçiler, emekçiler sadece anayasal haklarını kullanmak için birlikte bedeller ödeyerek bu günlere kadar geldiler. Bu ülkede bir direniş geleneği yarattık biz. 20 yıldır iktidarın bütün nimetlerini eline almış, bütün büyük sermayenin desteğini arkasına almış ama bu halkın çok önemli bir bölümünü buna teslim olmamış. Böyle bir gerçek ile karşı karşıyayız.
“BİZİM İÇİN, EN BÜYÜK ÖNCELİK BU ÜLKEDEKİ EMEKÇİLERİN, BU ÜLKE HALKLARININ ÇIKARLARIDIR. EN BASİT ÖRNEĞİ, CUMHURBAŞKANI ADAYI ÇIKARMAKTAN VAZGEÇMEMİZDİR”
Türkiye, bu iki kutuplu siyasete sığmaz diyerek, susturulmak istenilenleri, hakim siyaset alanında kendisine yer bulamayan milyonların yan yana geleceği halk ittifakına ihtiyaç var dedik ve Emek ve Özgürlük İttifakı’nı kurduk. Bu son derece önemli bir gelişmedir. Emek ve Özgürlük İttifakı ikinci yüzyılın kurucu iradesidir, o yüzden biz bir yandan bu saray rejimine son verirken, bir yandan da aynı gün gerçekleşecek parlamento seçimlerinde Emek ve Özgürlük İttifakı’nın olabilecek en güçlü bir biçimde parlamentoda temsil edilmesini sağlayacağız. Bu ittifakı birbirine düşürmek isteyenler çok oldu, ama onlar bizi tanımamışlar. Bizim ittifakımız, onlar gibi masa başında kurulmadı. Mücadele alanlarında kurulmuş bir ittifak. Çok uzun yıllardır devam eden mücadele geleneğinin seçim alanına yansımasını da bulan kuvvetli bir ittifaktır.
Bizim için, bütün Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri için en büyük öncelik bu ülkedeki emekçilerin, bu ülke haklarının çıkarlarıdır. O çıkarların üzerinde hiçbir şey yoktur. En basit örneği, Cumhurbaşkanı adayı çıkarmaktan vazgeçmemizdir. Cumhurbaşkanı adayı çıkarmamamızın temel nedeni budur. Bu bizim, siyasete, halka, topluma nasıl baktığımızın göstergelerinden bir tanesidir. Önce halkımızın, sonra ittifakın ve kendi partimizin çıkarıdır.
“BİZİM PARAMIZ YOK, TELEVİZYONUMUZ YOK; SİZDEN RİCA EDİYORUM, HEPİNİZ BİRER TANE TİŞÖRT BASTIRIN VE BİLLBOARD GİBİ GEZİN SOKAKLARDA”
Adamın bir tanesi gecenin bir yarısı KHK diye bir şey yayınlıyor ve onlarca, yüzlerce, binlerce, on binlerce insan hem işinden oluyor hem de Elif hocam gibi öğrencilerinden kopartılıyor hem insanlar yurt dışına çıkmak zorunda kalıyor, cezaevine atılma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Bir kişi insanları istemiyor diye binlerce insanın hayatı mahvoluyor. On binlerce çocuğumuzun hocaları, öğretmenleri onlardan kopartılıyor ve aslında çocuklarımız geleceksiz bırakılıyor. Şimdi, risk Elif hocanın Meclis’te olmaması. Bu riski almamak lazım. Bizim paramız yok, televizyonumuz yok, gazetelerimiz yok, arkamızda patronlar yok, tarikat yok, cemaat yok. Ama bizim güvendiğimiz sizler varsınız. Sizden rica ediyorum, hepiniz birer tane tişört bastırın ve billboard gibi gezin sokaklarda. Bunlar sadece kendilerini akıllı zannediyor, bunlar sadece kendilerini güçlü zannediyorlar, biz diyoruz ki halkın aklı, bizim ortak aklımız tek adamın aklından kat be kat daha güçlüdür. Halkın iradesinden, halkın sahiplenmesinden, halkın mücadelesinden daha büyük bir güç yoktur. Son sözüm şöyle, başaracağız, başaracağız…”