Hatay‘ın depremle ilgili SWOT analizi bugün yaşadıklarımızı net olarak ortaya koyuyor. Yitirdiğimiz binlerce yurttaşımızın ardından halen SWOT analizinde belirtilen başlıkları konuşuyorsak “bir yerlerde yanlışlık var” demektir
Asıl konuya geçmeden önce, deprem bölgesinden bir fotoğrafın anlattıklarını aktarmak istiyorum.
Aracın plakasına bakıldığında, Malatya olarak anlamak mümkün.
44 plakalı “binek aracın ön kaputunun üzerinde kefenlenmiş halde iki cenaze” yan yana.
Aracın hemen önünde büyük olasılıkla kendisi de depremzede olan yaşlı bir yurttaş, zemine koyduğu mendile benzeyen bez parçası üzerinde ayakkabılarını kenara bırakmış, camide gibi cenaze namazına durmuş.
Bir yandan ağlıyor, diğer yandan duasını edip namazını kılıyor. Bir grup insan da, cenazelerin sahibinin ardında namaza eşlik ediyor.
Yitirdikleri için sokak ortasında ebediyete yolculadığı için ağıt mı yaksın? Yoksa vücut bütünlüğü bozulmamış şekilde cenazelerine ulaşıp, pek de hoş olmayan biçimde toprağa verdiği için kendisini şanslı mı saymalı?
Günlerdir deprem bölgesinden sosyal medyaya yansıyan binlerce, on binlerce görüntü ve fotoğraftan sadece birisi.
Ambulansla taşınması gereken kefenlenmiş cenazelerin kamyonetlerle, motosikletlerle taşındığı görüntüler de henüz akıllarda. Camilerde kılınması gereken cenaze namazları sokaklarda kılınıyor.
Kimlikleri belirlenememiş, sahibi bulunmayan cenazeler, dozerlerin açtığı çukurlara topluca gömüldü / gömülüyor.
İnsanlığı utandıran, vicdanları kanatan, yürekleri dağlayan, görenleri ülkenin geleceği konusunda umutsuzluğa sevk eden görüntülere, fotoğraflara ve bilgilere tanık olunca üç haftadır klasikleşmiş o soruyu soruyoruz yaşamın her anında:
“Nerede bu devlet?”
Bu coğrafyanın insanı bunları hak ediyor mu?
Rafta kalan İRAP
İşletme biliminin en temel prensiplerinden birisi SWOT Analizi uygulamasıdır, hiç kuşkusuz.
Uygulamayı; “güçlü (strengths) ve zayıf (weaknesses) yönlerin belirlenmesi, iç ve dış çevreden kaynaklanan avantajlar (opportunities) ve dezavantajların (threats) saptanması için kullanılan stratejik bir teknik” olarak tanımlamak mümkün.
Bir projede ya da sürdürülebilir bir zaman diliminde; yapılanma başarısının ölçülmesi, yürütülen süreç için gerekli stratejinin belirlenmesine veri kazandıran önemli bir metoddur. Doğru adımların atılmasını sağlar.
Geleceğe yönelik plan ve strateji oluşturmayı sağlamak amacı ile Harvard Üniversitesinde geliştirilen ve 1960’lardan bu yana kullanılan bir analiz çalışmasıdır.
Burada, işletme bilimiyle ilgili okura ders verme amacında değilim, elbette.
Ancak söz konusu prensibin kullanıldığı, depremin Hatay boyutuyla ilgili önemli bir bilgiyi aktarmak için kısa bilgilendirmeyi yapmam gerekiyordu.
Her ne kadar iktidar pozitif bilime ve sonuçlarına pek aldırmasa da; dikkat çekici veriler yine de ortaya çıkıyor.
Şimdi size Hatay Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, yani Hatay AFAD tarafından 2021’de hazırlanan İl Afet Azaltma Planı’ndaki (İRAP) depremle ilgili SWOT Analizi sonuçlarını aktaracağım.
Afet demek sadece deprem demek değil elbette. Yangın, sel, patlama ve benzeri, kenti ve toplumu ilgilendiren her türlü olayı bu çerçevede değerlendirmek gerekir.
Depremden iki yıl önce kaleme alınan rapor, 210 sayfa. Halen görevdeki Vali Rahmi Doğan’ın da açıklaması mevcut:
“(…) Kalkınmamızın sürdürülebilirliğini sağlamak, güvenli yerleşim alanları oluşturmak ve “afetlere dirençli toplum” hedefine ulaşmak için söz konusu tehlikelerden doğabilecek risklerin azaltılması hayatidir. (…)
(…) İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP); afetlerin olası etkilerini dikkate alarak, bu etkileri en aza indirmek adına afetler olmadan hayata geçirilmesi gerekenleri süreç dahilinde tarifleyen, sorumluları ve sorumlulukları tanımlayan sürdürülebilir bir plandır. Bu plan herhangi bir kurum ve kuruluşun değil ildeki tüm kurum ve kuruluşların iş birliği ile oluşturulan bir plandır.
İl Afet Risk Azaltma Planlarının hazırlanması ve uygulanmasıyla; şehirlerde güvenli bir yaşam sağlamak, afetlerden dolayı oluşabilecek can ve mal kayıplarını azaltmak ve önlemek, kaynakların etkili kullanımını sağlamak, paydaşlar arasında işbirliğini artırmak, afet sırasında müdahale ve afet sonrasında iyileştirme için yapılan harcamaları azaltmak ve afet riski bilincini oluşturmak amaçlanmaktadır. (…)
(…) Afet risklerinin belirlenmesi ve her türlü tedbirin alınarak, risklerin önlenmesi ve azaltılması için afetlerin olası etkilerini en aza indirmek adına afetler olmadan hayata geçirilmesi gerekenleri süreç dahilinde belirleyen, sorumluları ve sorumlulukları tanımlayan, sürdürülebilir bir plan olan Hatay İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP), Hatay İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü sekretaryası ve koordinasyonunda, Hatay Büyükşehir Belediyesi, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, İskenderun Teknik Üniversitesi, kamu kurum ve kuruluşları, ilçe belediyeleri, ilgili meslek odaları işbirliği ve katılımı ile hazırlanmıştır. (…)
Bu görüşleri ortaya koyan Vali Doğan’ın Kasım 2018’den bu yana Hatay Valisi olarak görev yaptığını hatırlatayım.
SWOT Analizi ne diyor?
Peki, Hatay AFAD’ın kaleme aldığı raporun SWOT Analizi nasılmış bakalım hep birlikte.
Önce güçlü yanlar (Strengths):
* Deprem tehlike haritasının güncel olması,
* Hatay İli Bütünleşik Afet Tehlike Haritalarının hazırlanması,
* İmar planlarında Hatay Büyükşehir Belediyesi’nce yapılan mikro bölgeleme haritalarının dikkate alınması,
* İlde bulunan üniversiteler ile diğer üniversitelerin bilimsel çalışmalar yapıyor olması,
* Toplumun çeşitli kesimlerinde temel afet bilinci ve farkındalık eğitimlerinin veriliyor olması,
* AFAD gönüllülük sisteminin varlığı,
* İlde toplanma alanlarının belirlenmiş olması ve haritalarının oluşturulması,
* İlde TMMOB şube ve temsilciliklerin olması,
* İl genelinde 40 adet deprem gözlem istasyonunun bulunması,
* İlde Uyarı İKAS sisteminin kurulması,
* İskenderun OSB İş Sürekliliği planının hazırlanmış olması,
* İlde deprem sonrası barınma alanlarının bulunması,
* Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü Mekansal Planlarda Esas Alınacak Sakınım Önlemleri ve Risk Azaltım Kriterlerinin Geliştirilmesi projesi kapsamında Hatay’ın pilot il seçilmesi,
* Kurumların alt yapı çalışmalarında kurumlar arasında koordinasyon biriminin olması, MTA Türkiye Diri Fay Haritasının olması.
Sırada zayıflık (Weaknesses) tablosu:
* İlde sıvılaşma riski yüksek olan alüviyal zeminde yapılaşmanın bulunması,
* Kentsel dönüşümün parsel bazında yapılıyor olması,
* Yapı stoğu bilgisini yetersiz olması,
* Vatandaşların zorunlu deprem sigortasını (ZDS) yaptırmaması,
* Ruhsatsız yapıların bulunması ve yapılaşmada denetim eksikliği,
* Yapı üretim sektöründe çalışan tüm personelin depreme dayanıklı yapım ilkeleri konusunda eğitim alma zorunluluğunun bulunmaması,
* Halkın kentsel dönüşüme katılımda isteksiz olması,
* Yapıların deprem dayanıklılık testlerinin ücrete tabi olması ve yaptırılmasının vatandaşın isteğine bırakılması,
* İlde ulaşım mastır planının olmaması,
* İlde bazı bölgelerde niteliksiz yapılaşmanın sit alanları ile iç içe olması,
* İmar barışı sonucu oturum izni alan binaların tam olarak depreme dayanım koşullarının
sağlayıp sağlamadığının bilinmemesi,
* Zemin etüt laboratuvar sayısının yetersiz olması,
* Kentsel dönüşüm çalışmalarında yer seçim alanlarının kısıtlı olması,
* Yerleşim alan çevresinin genellikle verimli tarım arazileri, orman, sanayi kuruluşlarıyla çevrili olması.
Avantajlar (Opportunities) neler?
* Deprem Yönetmeliği’nin olması,
* 9 Mart 2019’da tebliğ edilen Zemin ve Temel Etüdü Uygulama Esasları Rapor formatının yayınlanması yerel yönetimler için önemli olup, rapor içerisindeki veri ve geoteknik raporların ayrıntılı incelenmesi avantaj sağlıyor olması,
* Kurumlar arasında işbirliğinin olması,
* İlde teknik personel açısından güçlü kadroya sahip kurumların varlığı,
* Yapı denetim firmalarının denetlenebilir hale getirilmesi,
* İlçe belediyelerinde imar planı çalışmalarının mikro bölgeleme etüt çalışmaları kapsamında yapılıyor olması,
* 2021 yılının afet eğitim yılı olarak ilan edilmiş olması.
Ve dezavantajlar (Threats):
* İlde tektonik yapısı ve aktif fay hatlarının varlığı,
* İldeki fay hattına yakın yapı stoğunun olması,
* İlde bazı bölgelerde yeraltı su seviyesinin yüzeye yakın olması ve sıvılaşma riskini arttırması,
* Sanayi bölgelerinin deprem açısından riskli bölgelerde bulunması,
* Ekonomik ömrünü yitiren binalar ve 1998 öncesi yapılan yapılara yeterli analizlerin yapılmamış olması,
* Afete Maruz Bölge (AMB) içerisinde yapılaşmaların olması ve bu yapıların yıkılmaması,
* İkincil afetlere sebebiyet verecek tesislerin varlığı.
Hastalık belli, reçete hazır ya tedavi?
Aslına bakarsanız, Hatay’ın depremle ilgili SWOT analizi bugün yaşadıklarımızı net olarak ortaya koyuyor. Yitirdiğimiz binlerce yurttaşımızın ardından halen SWOT analizinde belirtilen başlıkları konuşuyorsak “bir yerlerde yanlışlık var” demektir.
Hastalık belliyken, reçete de hazırlanmışken tedaviye neden başlanılmadığının bir izahı mutlaka vardır iktidar kanadında.
Bilimden uzak olmanın, bilimsel verilere kıymet vermemenin total sonuçlarıdır; yitirdiğimiz canlar, geride kalan yaralılar. Ekonomik enkaz da cabası.