Cumartesi, Kasım 23, 2024
No menu items!
Ana SayfaGenelTürkiye en zor dönemini yaşıyor!

Türkiye en zor dönemini yaşıyor!

Sanayi devrimini gerçekleştiren Avrupa, ilim ve teknikte ilerlemenin kendisine sağlamış olduğu üstünlükler sayesinde tabiatın zenginliklerini ve diğer toplumları sömürmeye başlamıştır. Böylece ‘sömürgecilik’ devri açılmıştır. Bu durum bir müddet sonra her alanda sömürgecilik ve hâkimiyet, yani ‘emperyalizm’ şekline dönüşmüştür. Ayrıca Avrupa, emperyalizmini meşru göstermek ve sürdürmek için bir de bu hareketin adını ‘dünyayı modernleştirme’ veya ‘hümanizm’ koymuştur.

Sanayi devrimini gerçekleştirerek ekonomik alanda güçlenen Avrupalı devletler, süratli bir şekilde egemenlik alanlarını genişletebilmek arzusuna kapılarak, kendi aralarında yarışa girmişlerdir. Uzun süre devam eden bu yarış, telafisi mümkün olmayan uçurumlar yaratarak, devletlerarası rekabete dönüşmüştür.

Başka bir husus da, geniş bir alan sahip olan Osmanlı İmparatorluğu’nun toprakları hem hammadde hem de Pazar açısından sömürgeci politika takip eden devletlerin dikkatini çekmiştir. Bu dikkat, büyük devletlerin zıt menfaatlerini de çatıştırmıştır. Çatışan bu menfaatler, Osmanlı İmparatorluğu’nun ömrünü bir müddet uzatmış olsa da, imparatorluğu sonuçta yarı sömürge haline de getirmiştir.

Sömürge politikası güden Batılı büyük devletler, asırlardan beri Ortadoğu’da hâkimiyet kurmuş, Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamak için harekete geçmişlerdir. İşte ‘Şark Meselesi’ adı altında bu muazzam topraklara sahip Osmanlı Devleti’ni ortadan kaldırmak amacıyla onu ‘Hasta Adam’ ilan ederek, çeşitli defalar aralarında yaptıkları gizli anlaşmalarla paylaşmışlardır. Aralarında yaptıkları bu anlaşmalara dayanarak, yer yer Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarını fırsat buldukça işgal etmişlerdir. Böylece İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya gibi devletler imparatorluğun ucundan kıyısından toprak koparmışlardır.

Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda mağlup olan Osmanlı İmparatorluğu’nun neticede 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi’ni imzalama durumuna gelmesi ile İtilaf Devletleri’ne, bu büyük imparatorluğu ortadan kaldırma, yani ‘Şark Meselesi’ni tamamen kendi istedikleri şekilde halletme fırsatını vermiştir. Böylelikle Osmanlı İmparatorluğu ‘BEKA’ sorunu yaşamıştır!

TARİH TEKERRÜR MÜ EDİYOR?

Osmanlı İmparatorluğu’nda; Avusturya ve İran seferleri sonucu oluşan ekonomik sorunlar, ‘tımar’ sisteminin bozulması, nüfus artışının yarattığı sosyal hayattaki sıkıntılar ve çağın gerisinde kalınması ile eğitim alanındaki bozulmalar sonucu devlet sistemi iyiden iyiye çöküş dönemine girmiştir.

Vergilerin ağırlığı yüzünden devlete olan borçlarını ödeyebilmek için tefecilerden borç almak zorunda kalan köylüler ağır borç altına girmiştir. Bu durumdaki köylüler. İşledikleri toprakları sonunda tefecilere kaptırmışlardır. Büyük nüfus hareketleri ortaya çıkmış ve kentlere büyük göç başlamıştır. Tarımsal üretim gerilemiştir. Anadolu’da kıtlık tarım ürünleri fiyatlarının yükselmesine yol açmış,  Rumeli’den Anadolu’ya tarım ürünleri nakli yapılmaya çalışılmışsa da ordunun tahıl ihtiyacının karşılanmasında sorunlarla karşılaşılmaya başlanması nedeniyle bu sevkiyat da durdurulmak zorunda kalınmıştır. Onbinlerce insan hayatını kaybederken, pek çok yerleşim yeri de yıkıma uğramıştır. Halkın karşı karşıya kaldığı sorunlar nedeniyle devletten yardım istemesi de sonuç vermeyince, Anadolu’nun belirli bölgelerinde devlete karşı ayaklanmalar patlak vermiştir.

Bütün bu olaylar olup biterken, Osmanlı Devleti Avrupa’daki gelişmeleri (Reform, Rönesans) takip edememek bir yana; eğitim sisteminin bozulmasının önüne dahi geçememiştir. ‘Beşik Ulemalığı’ denilen sistemin ortaya çıkmasıyla Osmanlı’da eğitim de tam anlamıyla gerilemiş hatta çökmüştür.

Bütün bunların üstüne, Osmanlı İmparatorluğu çağdaş gelişmeleri, ne kültür, ne ekonomik ve ne de teknik alanda yeteri kadar takip edememiştir. XV. Yüzyılda Batı’da yavaş yavaş başlayan, daha sonra çeşitli ekonomik ve kültürel olayların etkisi ile hızını artıran bilimsel, teknolojik ve ekonomik ilerleme, Osmanlı toplumuna çok yabancı gelmiştir.

Avrupa devletleri arasındaki münasebetler sonucu ve özellikle Hıristiyan dinine dayanan bir kültür birliği dolayısıyla, herhangi bir teknik buluş, herhangi bir alandaki gelişme, bütün diğerlerine yayılırken, bu yenilikler ve gelişmeler Osmanlı Devleti’ne yeterli ölçüde yansımamıştır. Osmanlı Devleti, düşünenlerin düşüncelerine de itibar etmemiştir. Bu durum da kurtuluş için üretilen çözüm çareleri ve yapılan çalışmaların hep askeri boyutta kalması sonucunu doğurmuştur.

EKONOMİDE EN ZOR DÖNEM

Türkiye, ‘Milli Mücadele’ döneminden buyana, tarihinin en zor dönemini yaşıyor;  üretimi arttıracağına tüketimi arttırıyor, ihracatı arttıracağına ithalatı arttırıyor,  dış ticarette ihracat fazlası vermesi gerekirken her yılsonu açık veriyor. İktidar tasarruf yapamıyor, yatırım yapamıyor! Devlet fabrika kuracağına büyük camiler, lüks saraylar, hizmet binaları inşa ediyor. Vatandaşın vergileri lüks uçaklar, hizmet binaları ve makam araçları için heba ediliyor. Demokrasi yolundan geriye dönüş var: Yönetim, kuvvetler birliğine doğru hızla ilerliyor. 2007’den beri tüm seçimler murdar ediliyor. Güvenlik güçleri, Ortadoğu bataklığına saplanmış vaziyette. Devletin ve bazı belediyelerin gelirleri Suriyeliler için harcanıyor. Kamunun ve özel sektörün borçları hızla artıyor.

  2019 Türkiye’sinde, dış borç ödemelerinin finansmanı için yabancı yatırımcıya her zamankinden daha fazla ihtiyaç var! IMF ve Dünya Bankası toplantılarına katılmak üzere Washington’da bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, yabancı yatırımcılara ‘Reform Paketi’ni anlatıyor;  ekonomide en zor dönemi minimum zararla atlatmaya çalışıyor.

Vah ki vah! Tarih tekerrür mü ediyor ne? Allah’ım, Türk Milleti’ne bir daha ‘BEKA’ sorunu yaşatmasın. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalsın. Yine de umutsuzluğa gerek yok: Çünkü her karanlık kendisini sonlandıracak şafağın tohumlarını içinde taşır.

Ve bu ülkenin her yerinden Ekrem İmamoğlu, Tunç Soyer, Özlem Çerçioğlu, Muhuttin Böcek, Mansur Yavaş, Lütfü Savaş ve Zeydan Karalar gibi,  Türk Milleti’ni aynı ülküde birleştiren daha nice cesur yürekli yiğitler çıkar. Lâmi cimi yok: Mega kentlerde seçmen mücadele edenlere güvenmiştir. Genç nüfus cesur yüreklere oy vermiştir.

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER