Çağın gerisinde kalan Osmanlı Devleti iyiden iyiye çöküş dönemine girmişti. Memleket işgal altındaydı!
Mustafa Kemal ve arkadaşları 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktılar.
23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresi’ni topladılar. Kongrede özetle şu kararları aldılar:
- Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz.
- Millet, her türlü yabancı işgaline ve müdahalesine karşı, topyekûn kendisini savunacak ve direnecektir.
- Milli gücü kullanmak ve milli iradeyi hâkim kılmak temel ilkedir.
- Manda ve himaye kabul olunamaz.
- Sömürgecilik amacı taşımayan devletlerden teknik, sanayi ve ekonomik yardım kabul edilebilir.
YAŞASIN CUMHURİYET
Mustafa Kemal ve arkadaşları 23 Nisan 1920’de, Ankara’da Büyük Millet Meclisi’ni açtılar. Birinci Meclis, Mustafa Kemal’i sevenlerden çok, sevmeyenlerden oluşuyordu. Kemalistler, Meclis’te kıyasiye fikir mücadelesi verdiler; fikir ve kanaatlerini açıkça söylediler.
Düşmana karşı milli mücadele harekâtı başlattılar. 3 yıl 3 ay 22 gün süren zorlu Kurtuluş Savaşı’nı şanlı zaferle taçlandırdılar.
1 Kasım 1922’de Saltanatı kaldırdılar.
24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması’na imza attılar; bağımsızlığımızı kazandılar.
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’i ilan ettiler. Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurdular. Devrimleriyle dünyada yankı uyandırdılar. Büyük inkılâplar başardılar.
Gazi Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına ‘Türk Milleti’ dediler. Cumhuriyet’i kuranlar arasında ırk, din, mezhep farkı gözetmediler. Vatandan, milletten başka bir sevgi tanımayan o kuşak, bizlere bağımsız, özgür ve çağdaş bir ülke emanet ettiler.
ÖĞRENCİ ANDI
Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı’ndan 1933’te yayımlanan bir genelgeyle ilk ve orta dereceli okullarda ‘Öğrenci Andı’nın okutulması uygulamasına geçildi. 2002’de iktidara gelenler, çözülme sürecinin en karanlık döneminde ‘öğrenci Andı’nı kurban seçtiler. Türk Milleti’nin Andına karıştılar; ‘Türküm’ demeyi suç, ‘doğruyum’ demeyi yanlış, ‘çalışkan olmayı’ gaflet saydılar. Tam 89 yıllık uygulamadan sonra, 2012 yılında ortaokullarda, 2013 yılında da ilkokullarda Öğrenci Andı’nın uygulamasına son verdiler.
Andımızın fıtrat ve köküne uygun olarak, okullarda yeniden okutulmasını isteyen Eğitim Bir-Sen yöneticileri, Milli Eğitim Bakanlığının bu işlemini yargıya taşıdılar. Andımızı dava konusu yaptılar.
Ve Danıştay 8. Dairesi’nin yargıçları, maşeri vicdana tercüman oldular; Türk Milleti’nin ruh kökünden fışkıran çığlığa bigane kalamadılar. 24 Nisan 2018 tarihinde oyçokluğuyla verdikleri karar ile Andımızın 5 yıl önce okullardan kaldırılması işlemini hukuka aykırı buldular. Milletine mensubiyet şuurunun tezahürü olan Andımızın en gür sesle okullarda okutulmasına karar verdiler.
Söz konusu karar henüz kesinleşmemiştir, temyiz aşamasındadır. Hukuki süreç devam etmektedir.
Ancak bu ülkede Andımızı tanımayanlar var! Yargılaması süren bir dava hakkında görüş beyan edenler var. Şimdi vakit, Milli Eğitim Bakanlığı’nın temyiz başvurusuna inat, Andımızı okuma vaktidir. Haydi! Birlikte ve gür sesle Andımızı okumaya başlayalım: “Türküm, doğruyum, çalışkanım. İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene!”
Andımız Türk Milleti’nin ruh kökünden doğmuş, gelecek kuşakları aynı hissiyat, aynı heves, aynı hedef etrafında buluşturmayı baz ve esas almıştır. Buradan 81 milyona sesleniyorum: Andımız milli kimliğimizin alâmetifarikalarından birisidir. Türkiye’de ‘Ne mutlu Türküm diyene’ demek, ırkçılık değildir; üst kimliktir, milliyetçiliktir. Milliyetçilik ise, Atatürk’ün ilkelerinden birisidir.
Türk Milleti’nin Andına kimse karışmasın! Andımızdan rahatsız olmaya, hırpalamaya ve yaftalamaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Sevmeyen varsa sussun, okumayacak varsa kendi işine baksın! Çünkü bu ülkenin adı Türkiye Cumhuriyeti, üzerinde yaşayan millet ise Türk’tür.
TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR!
Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda kahramanca savaşan hiçbir şehidimiz ve gazimiz Arnavut, Çerkez, Pomak, Gürcü, Boşnak, Laz, Arap, Kürt vs. değildi. Kökenleri nereye dayanırsa dayansın, hepsi tozumuzu atmak için işbirliği yapan yerli ve yabancı kâfirlere karşı aynı cephede yer tutmuş Türklerdi.
Asla unutmamamız gereken bir gerçek var: Türkiye Türklerindir! Türkiye Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Türk olmak için Türkçü olmak şart değildir. Ulusal kimliği Türk olan her etnik unsur kendi unsuru ile de övünebilir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yenilmez, zinde hayat gücü ve Türk milletinin teminatı ve istikbali gençliktir! Türkiye’nin beka sorunu var! Ey Türk istikbalinin evladı! Birinci görevin; Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!