14 Mayıs‘ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi ve 28’inci dönem milletvekili genel seçimlerine kısa bir süre kala İzmir’de seçim çalışmalarını sürdüren siyasi partilerden biri de Türkiye İşçi Partisi (TİP). Kentte birinci bölgeden aday çıkarmayan partinin ikinci bölgede ise 14 milletvekili adayı bulunuyor. TİP’in aday listesinde dikkat çeken isimlerden biri ise gazeteci İrfan Değirmenci.
Milletvekili adaylığı ile birlikte 25 yıllık televizyon hayatını Halk TV’de sonlandıran Değirmenci, Gazete Duvar’ın ‘Adaylarla 5 Soru 5 Cevap’ köşesine konuk oldu.
‘EVİM KURŞUNLANDIĞI GÜN KARAR VERDİM’
Neden milletvekili adayı oldunuz?
2013 Haziranından yani Gezi direnişinden beri dünyaya bakış açım değişti. Pek çoğumuz gibi ezberlerimiz de değişti aslına bakarsanız. Gezi’de ana akım medyanın göbeğinde öldürülen çocukların, gençlerin haberlerini verirken kimileri penguen belgeseli yayınlıyordu. O günden beri de yakama ‘muhalif’ diye bir yafta yapıştırdılar. Oysaki sadece gazeteciliğin gereğini yapıyordum. Sonra zaman içerisinde 2017 Referandumu’nda tek adam rejimine ‘hayır’ diyeceğimi açıkladığım için işten kovuldum. İşsiz bir gazeteci olarak mücadele etmeye devam ettim. İsmim referandumda o kadar öne çıkmıştı ki bir gün sonra o referandum sürecine davet edildim. Her yere gittim, konuştum, ‘hayır’ı savundum. Aslında ‘hayır’ çıktı sandıktan. Ama onu evet saydılar biliyorsunuz. Referandumdan bir gün sonra İstanbul’daki evime bir kurşun geldi ve duvara isabet etti. Bunu pek çoğu bilmez. Polis geldi, inceleme yaptı ve serseri kurşun sizi bulmuş dediler. O gün oturup düşündüğüm ‘Tek başıma nereye kadar mücadele edebilirim?’ Kendimi çok yalnız ve bir başıma hissettim. Arkamda bir parti örgütü, bir siyasi parti örgütü olmadığı sürece etkili olamayacağımı hissettim. Buna o günlerde karar verdim aslında. Meclis kürsüsünde muhalefet yapmanın etkili olacağına karar verdim.
‘GÜZEL BİR SEÇMEN İLGİSİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ’
Neden Türkiye İşçi Partisi’nden aday oldunuz?
Çünkü son beş yılda Meclis’te dört kişiyle başta Genel Başkan Erkan Baş, Barış Atay, Sera Kadıgil ve Ahmet Şık’la sergiledikleri performans ve ortaya koydukları muhalefet o kadar güçlü ve etkileyiciydi ki dört kişinin yanına beşinci olmaya gönüllü oldum. Şimdi o kadar güzel bir seçmen ilgisiyle karşı karşıyayız ki anlatamam. İzmir’de her gün sahadayım ve o kadar güzel bir seçmen ilgisi var ki biz beş değil daha fazla olacağız. TİP adına belki de bir grup kuracak kadar çok milletvekiliyle Ankara’ya Meclis’e gideceğiz.
‘AKP İKTİDARININ SONUNU GETİRECEK BU SEÇİM ÇOK ÖNEMLİ’
İktidar da muhalefet de 14 Mayıs 2023 seçimine ayrı bir önem atfediyor. Sizce bu seçimi kritik kılan ne?
21 yıllık AKP iktidarı bitiyor ve Türkiye bir dönüm noktasında diyebilirim. Cumhuriyet’in yüzüncü yılında yeni bir anayasamız olacak ve bu anayasa tartışmaları, görüşmeleri sırasında çok fazla sağa meyletmiş olan Meclis’te TİP, sol sosyalist değerleri savunan bir parti olarak yer alacak. Emeği savunan, özgürlükleri savunan bir parti olarak denge unsuru olacak. İşte bu yüzden şimdi TİP’in tam zamanı. İşte bu yüzden 21 yıllık AKP iktidarının sonunu getirecek bu seçim çok önemli.
‘AKP’NİN SUÇLARINA PAYANDA OLMUŞ KİM VARSA YARGILANSIN’
Size göre Türkiye’nin en büyük sorunları nelerdir?
Sorunları hepimiz yaşıyoruz ve görüyoruz. Milyonlarca insana haksızlık yapıldı, adaletsizlik yapıldı. Ve hesap sorulması gerekiyor. O dosyalar kapansın, yeni bir sayfa açalım dediklerinde ‘hayır öyle kapanmaz, hesap soracağız’ demek üzere orada olacağız. Meclis’te olacağız. Genel Başkan, “Lale devri bitti, sülale devri de bitecek” diyor. Bu devir bitiyor. Bu devir boyunca bu sisteme, bu düzene, AKP iktidarının suçlarına destek olmuş, payanda olmuş kim varsa işledikleri suçlar için kendilerini bağımsız mahkemelerin karşısında bulabilsin diye mücadele edeceğiz.
‘BARIŞIN VE HUZURUN ÜLKESİNİ HAYAL EDİYORUM’
Nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz, milletvekili olduğunuz takdirde ilk olarak hangi çalışmaları hayata geçireceksiniz?
Türkiye’nin sorunlarını sayarken sadece adaletsizlikten bahsettim. Elbette birinci sırada belki bu var. O yüzden milyonlarca insan adalet talebini dile getiriyor. Ama korkunç bir yoksulluk var. Türkiye’de artık sadece iki kesim var. Birçok çok zenginler, bir de çoğunluk yani bizler. Yoksullar, yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum edilmiş olanlar diyelim.
İzmir’de gezerken İzmir depremzedesi kanser hastası bir kadın yanıma geldi ve son market alışverişi fişini bana uzattı. “Bunu meclis kürsüsünde göster” dedi. 400 küsur liralık alışveriş yapmak zorunda kalmış. Çünkü doktor “kansızsın et yesen iyi olur” demiş ve bir kilo kıyma almış. Sadece o bile 330 lira tutmuş. İnsanımızın derdi budur. Büyük bir yoksulluk var. Bunun çözülmesi gerekiyor. Adaletsizlikler var, adaletin sağlanması gerekiyor ve barış gerekiyor. Nasıl bir Türkiye hayal ettiğimi size anlatayım. Kimsenin hakkının yenmediği, emeğinin sömürülmediği, kimsenin ana diliyle, kimsenin cinsiyetiyle, kimsenin cinsel yönelimiyle ya da mezhebiyle ayrımcılığa tabi tutulmadığı ve kadın erkek eşitliğine önem verilen, laikliğin vazgeçilmez olduğunun kabul edilmiş olduğu güzel barışın ülkesi, huzurun ülkesi Türkiye’yi hayal ediyorum.