Pazartesi, Kasım 25, 2024
No menu items!
Ana SayfaGenelTürkiye’de demokrasi ve muhalefet sorunu

Türkiye’de demokrasi ve muhalefet sorunu

Anayasa Hukuku Profesörü Kemal Gözler’e göre; Türkiye’de hukuk demokrasiyi koruyamamaktadır; demokrasiyi tehdit eden güçler karşısında yetersiz kalmaktadır. Türkiye’de başta Anayasa olmak üzere hukuka uyulduğu çok şüphelidir. Anayasa ve kanunlara uyulmaması da bir müeyyideyle karşılaşmıyor.
Zira hukuku uygulayacak organlar, iktidar karşısında ya tam bağımsız değil ya da ona karşı karar vermekten çekiniyorlar. Neticede hukuki durum ile fiili durum arasında bir açıklık ortaya çıkıyor. Ayrıca gerektiğinde Anayasa ve kanunlar da demokrasiyi tehdit eden güçler tarafından, anayasacılığın özüne aykırı olarak değiştirilebiliyor.
Türkiye’de karşılaştığımız bu olguyla mücadele etmek için hukuk tamamıyla yetersiz kalıyor. Demokrasiyi tehdit eden güçler karşısında hukuk acz ve sefalet içindedir.

DEMOKRASİ NASIL KORUNABİLİR?

Türkiye’nin içinden geçtiği süreçte, demokrasiyi tehdit eden güçlere karşı mücadelenin yolu, hukuktan değil, siyasetten geçmektedir. Bu güçleri durdurabilecek karşı güç, hukuk değil; siyasettir. Zaten bugünkü duruma hukukî değil; siyasi bir sürecin sonunda gelinmiştir. Hukuktaki bozulma da siyasetteki bozulmanın bir sonucudur.
Aslında demokrasiyi tehdit eden güçler hukuki değil, siyasi güçlerdir. Diken battığı yerden çıkar. Demokrasi siyasi güçler tarafından tehdit ediliyorsa, bu tehdit ancak siyasi güçler tarafından bertaraf edilebilir.
Türkiye’de eksik de olsa demokrasi hâlâ mevcuttur. Adil olmasa da seçimler hâlâ var. Eşit şartlar altıda yapılmıyor ola da yarış hâlâ devam ediyor. Manipüle edilmiş olsa da bu iktidarlar hâlâ halkın desteğini alıyor. Bu seçimsel demokrasiler, bu delegasyoncu demokrasiler, popülist rejimler, nasıl seçimle işbaşına gelmişler ve seçimle ayakta duruyorlarsa, yine aynı şekilde bir gün seçimle gideceklerdir.
Türkiye’de de bu böyle olacaktır. Belki Türkiye, benzer ülkeler arasında bu tür rejimden ilk kurtulan ülkelerden biri olacaktır. Çünkü Türk demokrasisi, sistem dışı güçler tarafından tehdit edilmemektedir. Tehdit sistemin kendi içindeki güçlerden, açıkçası iktidar partisinden gelmektedir.

TÜRKİYE’DE MUHALEFET SORUNU

Demokrasi siyasal iktidarın partiler arasında seçim yoluyla el değiştirdiği rejimin adıdır. Türkiye’de son 15 yıldır iktidar değişiminin olmamasının temel nedeni Türkiye’de muhalefet partilerinin güçsüzlüğüdür.
Dolayısıyla Türk demokrasisi üzerinde bir tehdit var ise, bu tehdidin sürmesinde muhalefet partilerinin de sorumluluğu vardır. Muhalefet partileri, iktidarı seçimlerde deviremedikleri gibi iktidar karşısında etkili bir muhalefet de yapamıyorlar; tehdide engel olmakta yetersiz kalıyorlar; iktidar partisinin karşısında bir denge ve fren görevi ifa edemiyorlar.
Muhalefet partilerinin güçsüzlüğünün pek çok sebebi vardır. Bu sebeplerin ezici çoğunluğu, muhalefet partilerinin lider kadrosunun kişisel yetersizlikleriyle ilgilidir. Bu herkesin malûmu bir olgudur. Ancak Türkiye’de muhalefet partilerinin mevcut lider kadrosu etkili liderlerle değişmeden veya bu partilerin yerini etkili muhalefet yapacak yeni partiler almadan, Türkiye’de iktidar partisinden kurtulma ve dolayısıyla Türk demokrasisi üzerindeki tehdide son verme ihtimali yoktur.
Açıkçası Türkiye’de iktidar partisinden kurtulmak için muhalefet partilerinin yenilenmesi gerekmektedir. Çünkü iktidardaki partiyi iktidardan indirecek güç, örgütsüz vatandaşlar değildir. Bunu yapacak güç, muhalefet partileridir. Çünkü bir demokraside iktidar seçimle devrilir. Seçim ise partiler arasında olan bir şeydir. Seçimlere partiler katılmaktadır. Milletvekili adaylarını veya cumhurbaşkanı adaylarını onlar belirlemektedir.
Türkiye’de iktidar partisinin seçimi kaybetmesi için, karşısında bir partinin seçimi kazanması gerekir. Mevcut cumhurbaşkanının cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmesi için, karşısındaki bir adayın ondan daha çok oy alması gerekmektedir.
Seçim, “evet/hayır” oylarının verildiği bir referandum değildir. Seçimi bir başka parti kazanmadan, iktidar partisi, sırf halk tarafından sevilmiyor diye kaybetmez.

REFERANDUM BAŞKA, SEÇİM BAŞKADIR!

Referandumda başarılı olan güçlerin, seçimlerde benzer bir başarıyı elde etme imkânı yoktur. 16 Nisan 2017 referandumunda ‘hayır’ oylarının elde ettiği yüzde 49’luk oy oranını bir başarı olarak görenler var. Seçimlerde CHP’nin bu oy oranını elde etmesinin imkân ve ihtimali yoktur.
Referandum amacından saptırılıp adeta bir seçime dönüştürülmüş olsa da, referandumda kullanılan ‘hayır’ oylarından bir kısmı pek muhtemelen AKP’li seçmenlerden gelmiştir ve bunlar gelecek seçimlerde, AKP’yi beğenmiyor olsalar bile, CHP’ye oy verecek değildir.
Seçim, birden fazla siyasi parti, birden fazla aday arasından birinin seçilmesi faaliyetidir. Bir siyasi parti, seçmenin karşısına tercihe şayan bir parti olarak çıkmadan ve keza seçmenin karşısına tercihe şayan milletvekili adayları ve cumhurbaşkanı adayı çıkarmadan seçim kazanamaz.
Türkiye’de şu anki muhalefet partileri, bunu yapabilecek imkân ve kabiliyetten yoksundur. Türkiye’de muhalefetin iktidarı değişmeden Türkiye’nin iktidarı değişmez. Muhalefetteki iktidar değişimi basit bir personel değişiminden ibaret kalırsa yine değişen bir şey olmaz. Bir güçsüz liderin yerine başka bir güçsüz liderin gelmesinin Türk siyasetinde yaratacağı bir değişiklik yoktur.
Türk siyasi kadrolarında genel bir kalite sorunu var: John Stuart Mill’in dediği gibi “küçük adamlarla büyük işler yapılamaz!”.

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER