Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Genel Sekreteri Ricardo Gutierrez, Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğü ile Tele 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın tutuklanmasına ilişkin çağrı yaptı. Türkiye’nin gazetecilerin güvenliğine ilişkin taahhütlerini ve Nisan 2016’da imzalanan Avrupa Konseyi tavsiyelerini anımsatan Gutierrez; “Bu tavsiyeleri uygulamak için neyi bekliyorsunuz? Basın özgürlüğüne dair standartların; Rusya’dan da daha fazla, en çok ihlal edildiği Avrupa ülkesindeki basın özgürlüğünü iyileştirmek için neyi bekliyorsunuz?” dedi. Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi’nden (ECPMF) Medya Özgürlüğü Acil Müdahale Koordinatörü Gürkan Özturan ise “Türkiye basın ve medya özgürlüğü ihlalleri konusunda Avrupa’da adeta sıra dışı bir yere sahip. Çünkü Avrupa’da gerçekleşen basın ve medya özgürlüğü ihlallerinin neredeyse 5’te 1’i Türkiye’de gerçekleşiyor. Buna Ukrayna da dahil. Savaş koşulları altındaki bir ülkede, silah altındaki bir ülkede gazetecilerin çalışma koşulları Türkiye’deki çalışma koşullarından daha az riskli” dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, TELE1 TV Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ hakkında, “4 soru 4 yanıt” programındaki silahlı terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile ilgili sözleri nedeniyle ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklandı.
Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi’nden (ECPMF), Medya Özgürlüğü Acil Müdahale Koordinatörü Gürkan Özturan konuya ilişkin ANKA Haber Ajansı’na yaptığı değerlendirmede gazetecilerin ifadelerinden dolayı hukuki sürece maruz kalmasının yeni olmadığını ve bunun Türkiye’de uzun süredir devam eden kötü bir uygulama olduğunu belirtti. Özturan, şunları söyledi:
“SAVAŞ KOŞULLARI ALTINDAKİ BİR ÜLKEDE GAZETECİLERİN ÇALIŞMA KOŞULLARI TÜRKİYE’DEKİ KOŞULLARDAN DAHA AZ RİSKLİ BİR ORTAMDA GİBİ GÖRÜNÜYOR”
“Benzer örneklerini Polonya ve Macaristan gibi ülkelerde de görmek mümkün. Fakat Türkiye basın ve medya özgürlüğü ihlalleri konusunda Avrupa’da adeta sıra dışı bir yere sahip. Çünkü Avrupa’da gerçekleşen basın ve medya özgürlüğü ihlallerinin neredeyse 5’te 1’i Türkiye’de gerçekleşiyor. Buna Ukrayna da dahil. Savaş koşulları altındaki bir ülkede, silah altındaki bir ülkede gazetecilerin çalışma koşulları Türkiye’deki çalışma koşullarından daha az riskli bir ortamda gibi görünüyor.
Bununla birlikte, Merdan Yanardağ’ın söylemiş olduğu sözlerin tamamen dışına çıkarak gazetecilerin, gazeteciliğin, medya özgürlüğünün demokrasinin temelinde yer aldığını ve bu ifadelerin hiçbir şekilde doğrudan doğruya şiddet çağrısı yapmadığı sürece basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilerek, kesinlikle bu ifadelerin hukuki sürecin dışında tutulması gerekiyor.”
“BU SÜRECİN KARANLIK BİR BAŞLANGIÇ OLDUĞUNU SÖYLEMEK MÜMKÜN”
Yanardağ hakkında başlatılan hukuki sürecin ne kadar süreceğinin belli olmadığına değinen Özturan, “Fakat yakında zamanda gerçekleştirilen genel seçimlerde ve yeni seçilen iktidarın ilk söylemlerine bakacak olursak karanlık bir başlangıç olduğunu söylemek mümkün bu sürecin” ifadelerini kullandı. Özturan Türkiye’deki krizlerden çıkış yolunun demokratik bir idare biçimi olması gerektiğini kaydettikten sonra şunları söyledi:
“Bu demokratik idare biçimine dair atılan adımlar vardı. Bu adımlardan bir kısmı daha çok finansal alanda olmakla beraber bu adımların asla ve asla tek başına yeterli olmayacağının altını çizmek gerekiyor. Basın özgürlüğü, diğer tüm hak ve özgürlüklerin temelinde bulunduğundan ve finansal kalkınmanın da ekonomik gelişmenin de yine bu demokratikleşme süreciyle el ele yürüdüğünü hatırlatarak basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede demokrasiden ve kalkınmadan bahsetmenin pek mümkün olmayacağını tekrar etmek isterim.”
“GAZETECİ ARKADAŞIMIZ SİNAN AYGÜL İÇİN HER ZAMAN DESTEK UNSURLARIMIZ AÇIK”
Tatvan Belediyesiyle ilgili yolsuzluk iddiaları ve arazi satışlarını gündeme getiren gazeteci ve Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül, 17 Haziran’da Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin korumaları tarafından saldırıya uğramıştı. Özturan, Aygül’ün “dezenformasyon yasasının bilindiği üzere ilk kurbanı” olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“AK Parti iktidarının ısrarla cezalandırma amacıyla kullanılmayacağını ifade etmesine rağmen Sinan Aygül ilk cezayı alan kişi olarak bunun aksine bir kanıt olmuştur. Yakın zamanda da tekrar kendisine yönelik şiddetli bir saldırı gerçekleştirildi. Bu saldırıyı da 20’den fazla uluslararası ifade hürriyeti, basın özgürlüğü ve insan hakları örgütü olarak kınamıştık. Gerçek sorumluların adalete teslim edilmesi gerektiğini, kapsamlı bir soruşturma gerçekleştirilmesi gerektiğine dair taleplerimizi dile getirmiştik. Bu konuda hem iktidardan hem muhalefetten basın özgürlüğüne ve medya özgürlüğüne bağlılık ve bu konuda atılacak somut adımlara dair beklentimizi de bu sayede yenilemiş olmak isterim. Gazeteci arkadaşımız Sinan Aygül için de her zaman destek unsurlarımız açık. Kendisine her türlü desteği vermeye çalışıyoruz.”
Özturan, Türkiye’de son 1 yılda gazetecilere, medya mensupları ve medya kuruluşlarına yönelik 173 saldırının meydana geldiğini ve bu saldırılardan 290’nın üzerinde gazeteci, medya mensubu veya medya kuruluşunun etkilendiğini aktardı. Bu sayının Medya Özgürlüğü Acil Müdahalenin, Medya Özgürlüğü Haritası veri tabanındaki ihlallerin 5’te 1’ini oluşturduğunu vurgulayan Özturan, Avrupa genelinde Türkiye’nin en kapsamlı takip edilen ülke olması gerektiğini ve ihlallerin fazla olduğunu belirtti. Devamında şöyle konuştu:
“Bu ihlaller aynı zamanda toplumun tüm diğer kesimlerini de etkiliyor. Çünkü haklar ve hürriyetler alanının en temelinde yer alan unsur basın özgürlüğü. Gazetecileri özgür olmayan bir toplumda diğer haklar ve hürriyetler alanındaki yürütülen faaliyetlerin bilinirliği olması ya da topluma sirayet etmesi veya en basitinden deprem sürecinde yaşamış olduğumuz gibi haber alamadığımız noktalarda yaşanan ihlalleri bilmemiz mümkün olmuyor veya acil yardım ihtiyaçlarına koşabilmemiz de.”
“BAĞIMSIZ HABERCİLİĞİN HER ZAMAN YANINDAYIZ”
Son olarak deprem ve seçim sürecinde gazetecilerin saldırıya uğradığına değinen Özturan, “Bu şiddetli saldırılarda yaralanan gazeteciler oldu ve gazetecilerin çalışması için gerçekten tehlikeli bir ülke Türkiye maalesef. Medya Özgürlüğü Acil Müdahale olarak gazetecilere, medya çalışanlarına, medya kurumlarına elimizden gelen her türlü desteği sağlamaya çalışıyoruz. İzleme ve raporlama faaliyetlerimizin yanı sıra destek paketlerimiz de bulunuyor. Bu nedenle bağımsız haberciliğin her zaman yanında olduğumuzu belirtmek isterim” diye konuştu.
GUTIERREZ: BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE DAİR STANDARTLARIN RUSYA’DAN DAHA FAZLA OLMAK ÜZERE EN ÇOK İHLAL EDİLDİĞİ AVRUPA ÜLKESİNDEKİ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İYİLEŞTİRMEK İÇİN NEYİ BEKLİYORSUNUZ?
EFJ Genel Sekreteri Ricardo Gutierrez, konuya ilişkin ANKA Haber Ajansı’na yaptığı yazılı açıklamada seçimlerden bu yana basın özgürlüğü alanında daha fazla gerileme kaydedildiğini belirtti. Gutierrez, 20’den fazla uluslararası medya özgürlüğü ve gazetecilik kuruluşunun İspanya’nın dönem başkanlığını devralacağı AB Konseyi’ne Türkiye ile kurulacak ilişkilere dair çağrısını hatırlatarak, “Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte Avrupalı hükümetlere ve politika yapıcılara, medya özgürlüğü ve temel hakların geliştirilmesinin Türkiye ile gelecekteki ilişkilerin merkezinde yer almasını sağlamaları çağrısında bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’deki yetkililere seslenen Gutierrez, “Taahhütlerinize riayet edin. Nisan 2016’da Avrupa Konseyi’nin gazetecilerin güvenliğine ilişkin tavsiyelerini imzaladınız. Bu tavsiyeleri uygulamak için neyi bekliyorsunuz? Rusya’dan da daha fazla olmak üzere basın özgürlüğüne dair standartların en çok ihlal edildiği Avrupa ülkesindeki basın özgürlüğünü iyileştirmek için neyi bekliyorsunuz? Şimdi hareket geçme zamanıdır” ifadelerini kullandı.
2015 yılından bu yana Türkiye’de 200 basın özgürlüğü ihlali yaşandığını ve 7 gazeteci cinayeti işlendiğini hatırlatan Gutierrez son olarak, “Hâlâ 57 gazeteci cezaevinde. Bu korkunç bir durum. Avrupa’daki en kötü durum. Bu gidişatı iyileştirmek için hiçbir adım atılmıyor. Bu gazetecilerin haklarıyla ilgili değil, Türk yurttaşlarının özgür, güvenilir ve bağımsız habere erişim hakkıyla ilgilidir” açıklamasını yaptı.