Araştırmacı / Yazar
Türkiye’nin temel sorunları
Saygıdeğer okurlarım!
Ekonomik ve siyasi bağımsızlığımızı ilan ederek, Cumhuriyetimizi kuralı tam 97 yıl olmuştur. Cumhuriyet 1. yüzyılını doldurmak üzeredir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Egemenliğimizi hiçbir surette; hiçbir kişiye, zümreye ve sınıfa bırakamayız.
Ancak AKP’nin yanlış icraatlarından ülke çok zarar görmüştür. Halk, Türkiye’nin gidişatından memnun değil. Türkiye’nin kaynakları yok ediliyor. Cumhuriyetin tüm değerleri aşındırılıyor. Türkiye ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ ile fakirleşiyor. Bu sistem, dünyada benzeri olmayan ucube bir sistemdir. Meclis’in denetim yetkisi elinden alınmıştır. Bu sistemle işsizlikle birlikte malını, mülkünü, itibarını, istikbalini kaybeden insan sayısı da artmıştır. İnsan hak ve özgürlükleri azalmıştır. Tüm karar mekanizmaları tek bir kişiye bağlanmıştır.
Türkiye’ye yeni bir çıkış yolu lazım! Bu millet, kendisini tek başına millet olarak, tek başına devlet olarak görenlerle mücadele etmeye mecburdur. Milletin muhtaç olduğu kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Tek Kişilik Saray Hükümeti, Türkiye’yi 5 temel sorunla karşı karşıya bırakmıştır. AKP, Türkiye’nin temel sorunlarına çare üretemez haldedir. Türkiye’nin temel sorunlarını aşağıdaki başlıklar altında özetlemek mümkündür:
- Demokrasi: Demokrasi sadece kâğıt üstünde kalmıştır. Yasama, yargı ve medya bir kişinin vesayeti altındadır.
- Ekonomik Bağımsızlık: Ekonomik bağımsızlığımız tehlike altınadır. Vatandaştan toplanan vergilerin ve yapılan borçlanmaların büyük bir kısmı içerde ve dışarıda bir avuç çıkarcıya aktarılırken, milletimiz korkunç bir işsizliğe mahkûm edilmiştir.
- Dış politika: Dış politikada, egemen güçlerin taleplerine boyun eğen bir Türkiye profili ortaya çıkmıştır.
- Eğitim: Sürekli değişen eğitim politikalarıyla, Türkiye bilgi çağından koparılmıştır. Çocuklarımız eğitimde adeta denek olarak kullanılmaktadır.
- Etnik Kimlik: Etnik kimlik, yaşam tarzı ve inanç eksenli siyasetle toplumsal barışımız derin yara almıştır. Tek Kişilik Saray Hükümeti; iktidarını sürdürmek için kamplaşmayı, kutuplaşmayı ve ayrışmayı çözüm olarak sürdürmektedir.
Bugün geldiğimiz noktada, Türkiye’nin temel sorunlarının çözümü var! Atatürk, Türkiye’nin harcıdır. İktidar karşıtları, demokrasi zemininde işbirliği yaparak; Atatürk’ün ideolojilerini hayata geçirmelidir. Türkiye yeniden inşa edilmelidir. Her şey Millet İttifakı’nın destekçilerinin, CHP’nin 37. Kurultayında öngörülen ekonomik, siyasal ve toplumsal dönüşümü sağlayacak, güven veren, bir siyasal kapasitesini oluşturmaya bağlıdır. Bu kapasite ancak reform iradesi etrafında toplanmış geniş bir mutabakatla sağlanabilir.
Bu süreçte, muhalefet partilerinin en önemli görevi, bu reform iradesi ve temel ilkeler çerçevesinde oluşturulacak geniş bir uzlaşmayı sağlamak ve seçim sonrasında vaat edilen reformları harekete geçirmektir.
Hiç kuşku yok! 31 Mart 2019’da güzel ülkemize bahar gelmiştir. 40 milyondan fazla vatandaşımıza Millet İttifakı’nın fedakâr evlatları hizmet ediyor. Şimdi sıra baharımızı yaza çevirmektedir. Şimdi Türkiye’nin tan vaktidir! Gün doğuyor, umut yeşeriyor!
Cumhuriyetimizi, Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ilkesinden yola çıkarak kurmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 100. yılına tanıklık eden Millet İttifakı’nın destekçileri, önümüzdeki en önemli görevin Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak olduğunun bilincindedir. Millet İttifakı’nın fedakâr destekçileri bunu, Cumhuriyetimizin 100. yılında gerçekleştirme azim ve kararlılığındadır.
Türkiye, bugün içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulabilir. Çıkış yolu; Atatürk’ün yoludur. Türkiye ‘Karma Ekonomi’ modeline dönmeli ve ‘Sosyal Devlet’i gerçekleştirmelidir. Ancak bu kötü gidişe öncelikle halkın sandıkta ‘dur’ demesi gereklidir. Ardından ve acilen hayata geçirilmesi gerekenler ise şunlardır:
- Devlette liyakat yeniden inşa edilmelidir.
- Demokrasiye geçilmeli, hukukun üstünlüğü ve hukuk güvenliği sağlanmalıdır.
- Merkez Bankası’nın bağımsızlığı sağlanmalıdır.
- Akılcı bir dış kaynak yönetimine geçilmelidir.
- Dolar esas alınarak yapılan ihaleler süratle Türk Lirası’na dönüştürülmelidir.
- Kamu İhale Yasası değiştirilmelidir.
- Sayıştay’a uluslararası standartlarda denetim yapılmalıdır.
- Bütçe disiplini sağlanmalıdır.
- Dış Politika 180 derece değişmelidir.
- Geleceğimizi ipotek altına alan kontrolsüz borçlanmadan kaçınılmalıdır.
- Adaletsiz vergi politikası düzeltilmelidir.
- Üretimi önceleyen bir planlama ve teşvik politikası yaşama geçirilmelidir.
- Türkiye israftan kaçınmalı ve tasarruf yapmalıdır.
Aksi takdirde fabrika yapılışına değil, Ayasofya’nın açılışına sevinen bir toplum aç, fakir, yoksul, işsiz, parasız olmaya mahkûmdur. Hatırlatmakta fayda var: Bu ülke Araplara yaranmak için değil, Türklüğü yaşatmak için kurulmuştur!